Yoksulluğun Tarihi kitaplarını, Yoksulluğun Tarihi sözleri ve alıntılarını, Yoksulluğun Tarihi yazarlarını, Yoksulluğun Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Gelmiş geçmiş bütün gariplere sonsuz saygıyla...” diye başlayan, “Bu dünyada ne çok Abduk var, kimse Abdukları görmüyor, Allah baba da” diye biten, sarsıcı, sorgucu, aynı zamanda da gariplere armağan edilmiş bir roman.
Herkes özgürdü, herkes dürüsttü, herkes zengindi, herkes yardımseverdi, herkes mutluydu, herkes kalabalıktı...
Bu herkesler, bu her şeyler uzayıp gider de sonu gelmek bilmezdi. İnsanlar özetle sahtekar birer pazarlamacıydı...
Efendiler zalim...
Yoksullar mazlumdu...
Bu yazısız bir kanundu, kanunu kimin koyduğu belli değildi.
Efendiler savaş açardı, yoksullar efendilerinin açtığı bu savaş uğruna ölüp giderdi...
Kişilerin memleketlerine, milliyetlerine, kültürlerine, inançlarına göre değerlendirilmesi, hatta bununla yargılanması korkunç bir önyargıydı. Bu önyargıdan korktuğu için kimseye memleketini sormaz mümkün oldukça da memleketinden önce o kişiyi tanımaya gayret ederdi...
Bu kez Tanrı işkillendi, Erlik’e “olmaz” dedi, Erlik küsüp ötelere gitti, yalnız kalan Tanrı biraz düşündü, sonra da en ince oyununu oynadı, her insana bir Erlik verdi.
Varsın insanoğlu bu sanısıyla yoluna devam etsin. Ne de da ölüm vardı. Dünya huzursuzluktu. Bu huzursuzluğun tek sebebi d insanların hırsıydı; ondandı bu huzursuzluk. Ve gün gelecek geçmişte olduğu gibi sırası gelen; zengini de fakiri de ölüp gidecekti.