Hele Darüşşafaka gibi, kuruluşu ve ondan sonra işleyişi iyiliksever kişilerin yardımına dayanan bir okulda bile, bizi devletin yedirip içirdiğini, okuttuğunu, eğittiğini sanıyordum. Bizlere ve halka böyle öğretiliyordu. Çünkü bir Allah vardı, bir de devlet. Allah'ı devlet simgeliyordu. Devlet demek Allah demekti. Buyüzden "din-ü devlet" denirdi.