Yol Türküleri

Ahmet Turan Alkan

Yol Türküleri Sözleri ve Alıntıları

Yol Türküleri sözleri ve alıntılarını, Yol Türküleri kitap alıntılarını, Yol Türküleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kaldı mı Öyle Mahalle?
Mahalle, şehri tarif eden gözle görülür ve manidar bir bütünlüktü; mahallenin nevi şahsına münhasır bir şahsiyeti, yani hudutları, namusu, şöhreti, kontrol ve denetim cihazları vardı.Sokak,şehir trafiğinin devamı olarak tanıdık tanımadık herkese açık bir seyrüsefer sahası değil, mahalle mahremiyetine dair yarı kapalı bir alanda ve bu yarı kapalı alanda çocuklar, gençler, kadınlar, yaşlılar, maluller ve hatta evcil hayvanlar korunması gereken varlıklar zümresindeydi.Şehrin uzvi bütünlüğü, masa başında düşünmeye alışkın modern mimarların cetvelleriyle değil, uzviyetin ihtiyaçlarıyla belirlenmişti.Ortaçağ şehirleri tabiatla mücadele eden değil, onunla birlikte yaşayan bir zihniyetin eseriydi.Şehrin yeşil dokusundan hırsızlayarak arsa üretmek gibi akıllara ziyan bir icat henüz bulunmamıştı.Plastiğin, alüminyumun, petrol türevlerinin ve emsali kalleşliklerin gündelik hayatı henüz tahrib edemediği bir sahicilik hakimdi atmosfere ; hava egzos gazı ve mazot yanığı yerine - siz bilemediniz - hayvan gübresi, toprak ve meşe kömürü kokar, şehrin üstünden geçen rüzgar kafileleri çirkin apartman blokları arasında sıkışarak başdönmesine uğramak yerine, kırmızı kiremitli bacalardan selam alarak, yeşil kavşakların uç dallarına nermin bûseler bırakarak efilder dururdu.
Sayfa 140 - Ötüken Yayınları 1.baskı
Yol Arkadaşı
Yol arkadaşı mühim : türkülerin sağanak olup içinizde fırtınalarla geçtiği demlerde refakatçinizin bir "tuzluk" ciddiyetiyle kollarını göğsünde kavuşturup tam bir münasebetsiz Mehmet Efendi soğukluğuyla "yahu bırak şu şarkıyı türküyü ciddi şeylerden bahsedelim" gibisinden âhenksizlikler etmesi dayanılır şey midir? Yol arkadaşınız icabında tek başına lastik değiştirip, elinde bidonla on kilometre ilerdeki benzinliğe piyadelik etmeye yüksünmeyecek derecede tekellüfsüz, lokantada hesabı ödemek uğruna sizinle boğazlaşmaktan çekinmeyecek kadar ağa tabiatlı ve ömründe hiç türkü söylememiş olsa bile gerektiğinde yüreğinin sesine rahat komutu verebilecek kertede ehli dil olmalı ki yolculuk "hiç bitmese" dedirtecek bir serüven güzelliğine bürünebilsin
Sayfa 15 - Ötüken Yayınları 1.baskı
Reklam
Kitap Arkadaşlığı
Bağrımıza bastığımız onlarca kitaptan kaçı hakiki manada birer can ve ruh yoldaşı olabilecektir?Kütüphanelerimiz "lazım olur" endişesiyle edindiğimiz ama bir vakit sonra " ne zaman ve nasıl" lazım olacağı hakkında üstüne bir fikir bile iliştiremediğimiz sessiz şehadetlerle dolu.Onların hepside aslında "başkalarının defteri", başkalarının kanaatleri ve başkalarının şehadetleri.Onlar karşısında biz, çoğu kere öfke, takdir, hayranlık, tenkit ve saygı dışında manevra sahası olmayan tüketicileriz. Ve içinde kendimizi bulabileceğimiz ne kadar az kitap var ; can ve ruh yoldaşı diye yüreğimize koyduğumuz kitaplar, onu bizzat kaleme almak iktidarında olmasak bile bizim fikri varlığımızı tarif eden ve uzviyetimize ait olan bir şahsiyet unsuru. Başkalarının defterini karıştırmak meraklı bir serüven ; üçüncü şahısların fikir hayatına misafir olmak leziz ; kitaplarda başka ruhların ilmeklerini çözmek heyecanlı.Peki siz bu alışverişin neresinde duruyorsunuz, alışveriş eksik tabir ; sadece alıyorsunuz ve zihin nemalarınız, aslında ne olduğunu ve nasıl kullanılacağını tam bilemediğimiz "genel kültür" denilen dipsiz ambarın dibinde belirsiz tortular bırakmaktan başka hangi işe yarıyor? Peki sizin defteriniz nerede?
Sayfa 24 - Ötüken Yayınları 1.baskı
Emektar Şöforlar
Tek şeritli rampalarda takviye vitesine ahlaya- puflaya yokuş sararken kervanbaşı eşeğini takip eden deve kervanları gibi arkada konvoy nizamına geçen atik ve kıvrak otomobillerin aceleci sürücüleri dille diş arasında homurdanırken, direksiyon koltuğunda bir Budha dervişi gibi sakin ve aheste oturan kamyon şoförünün ne hissettiği nereden bilinebilir? O hep sollanan adamdır çünkü un taşır, kömür, kereste, çimento, kum taşır.Anadolu'nun dört köşesinde gündelik hayat aynı ayrıntıları, aynı nimetleri ve aynı kahırları kamyon şöforlerinin yüzü suyu hürmetine sıradanlaşmıştır.
Sayfa 49 - Ötüken Yayınları 1.baskı
Ölümsüzlük
Tanrı, insanları ölümlü kılmakla aslında onların Tanrılaşma içgüdülerine kesin ve nihai bir set çekmiştir.Ölümsüzlüğü başaramayan insan, Tanrı gibi olabilmek uğruna elinden geleni ardına koymadıktan sonra bir yerde yelkenleri indiriverecektir.Diri kalmak için hayata bütün tırnaklarını geçirdikten sonra, bazen ölümlü olduğunu bile kabullenecek zaman bulamadan ölür ; böyle ölümler dramatiktir.İnsanın dramı, ölümsüzlük arzusunu besleyecek kadar verimli bir balçıktan yaratılmış olmasına rağmen, ölmemeyi başaramayacak kadar güçsüz oluşundan doğuyor ; bu hakikatin farkedilmemesi ise faciadır ; nam-ı diğer trajedi!
Sayfa 82 - Ötüken Yayınları 1.baskı
Şeb-i Arus
Ezeli ve ebedi aşkın mektebinde okuyanlara göre ölüm, "uykudan uyanmak gibidir", uyanmak ne kadar fena ve ızdırap verici ise, ölmek de öyledir ; hakikatle yüz yüze gelmek, bir başka nokta-i nazardan aşıkın maşukuna kavuşmasıdır.Mevlana "Şeb-i Arus'tan" bahsediyor ; düğün gecesi. Siz pekâlâ, "bu metafizikçiler de işin latifesinde ;biz burada öleceğimizi bilmenin asap bozucu beklentisi içinde soğuk terler dökerken adamlar neredeyse damat traşı olmanın faziletinden bahsediyorlar" şeklinde düşünebilirsiniz.
Sayfa 79 - Ötüken Yayınları 1.baskı
Reklam
Güzelliği Farketmek
Yusuf'un köle pazarında mezada çıkarıldığında alıcılar arasında sıraya giren bir acûzeye sordular.- Ey acuze, sepetinde bir kaç tutam paçavradan başka bir şey yok iken hangi cür'etle Yusuf gibi bir güzele müşteri olabiliyorsun? O da dedi ki, - Biliyorum ama bilinsin ki, ben de Yusuf güzelliğini farketmiş olanlardan biriyim!
Sayfa 5 - Ötüken Yayınları 1.baskı
Üslûbu düzeltmek, düşünceyi düzeltmekten başka bir şey değildir..
Sayfa 61 - #NietzscheKitabı okudu
İnsancuktur
Arkadaşını köye gezmeye götüren Torunu aslen Laz olan ve o güne dek köy dışına pek çıkmamış olan ninesine küçük bir hatırlatmada bulunmuş - Nineciğim arkadaşım Laz değil Türktür haberin olsun Nine : olsun yavrum ne yapalım: o da bir insancuktur
Sayfa 18 - Ötüken Yayınları 1.baskı
Reklam
... çünkü defter, vadettiği samimiyetiyle içe bakışın en vasıtasız şeklini misafir etmektedir ve bu manada her defter bir itiraf hükmünü taşır. Belki de defterden bunca uzak kalışımızın mazmûnunda "elemin zikri de bir başka elemdir" hükmünün ikazı saklı bulunuyor.
Bakma yâ Rab sevâd-ı defterime Ân'ı yak ateşe benim yerime...
Okur Yazar Düşünür
Okurun, yazarın ve düşünürün nadirattan sayıldığı ülkemizde, bu üç vasfı hakkıyla nefsinde toplamış insan sayısı, bir elin parmaklarıyla sayılabilir.Düşünce hayatımızın manivelaları medyanın tahakkümü ve tekeli altında.Bundan hoşnut olmamız gerekmiyor ; medya düşünceye iltifat etmiyor ; düşünceyi gereksiz bir eylem haline getiriyor.Okuyucu ve seyirci dalkavukluğunun çiğ bir popülizm halini alması, aslında son derece önemli ve değerli "basitleştirme ve anlaşılır kılma" prensibinin pratikte "sıradanlaşma ve avamileşme"sine yol açtı.Düşüncenin en etkili etkileşme ve yayılma platformu olan kitap, gündelik hayattan düştü.Fikir mahsulü kitaplar, ülkemizde hala ortalama üçbin adet (şimdi ikibin) basılıyor ki, bu yirmibin kişiye bir kitap düştüğü sonucunu verir
Sayfa 59 - Ötüken Yayınları 1.baskı
"Hadiseleri değiştiremiyorsanız, bakış açınızı değiştirmelisiniz"
Sayfa 263 - Bir Bizans MistiğiKitabı okudu
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.