Roman türündeki bu eserde, II. Meşrutiyet döneminin üç farklı anlayıştaki âilesi etrafında gelişen hâdiseler devrin sosyal ve târihî problemleriyle ele alınarak anlatılır. Kitapta, semâi kahvelerinden, külhanbeylerinin atışmalarına ve orta oyunundan meddaha kadar tarih olmuş çeşitli sahneler de yer almaktadır.
“Biz sefer ettik, fakat yol bizi imtihan etti; bu sefer eylemekten, yol armağanımız ne oldu? Toprak mertebesinden nebâta geldik ve orada yeşerdik, geliştik. Sonra hayvan mertebesine geçtik, hisli irâdeli olduk. Fakat yine bu yol bizi imtihandan kalmadı. Sefer ederken dağarcığımızdaki armağanı kim kaptı?
Yol gönüldür, yolcu sensin. Bu yolu geçmek için nefs ferâgatından başka ne çâre? Geç... fakat cennete varmak için değil, kopup geldiğin noktaya ulaşmak, asıl benliğini bulmak için geç!”