Nihal Atsız’ın okuduğum ilk kitabı. Burada neden böyle ırkçıydı diye uzun bir yazıya girmek istemiyorum çünkü bence kolay kolay çıkamayız. Bu konuda elbette bilir kişi olarak yorum yapmıyorum ama ideolojilerinden bağımsız olarak edebi açıdan yazılarını değerlendirecek olursak bence neredeyse mükemmele yakın hatta mükemmel. İçerik olarak en çok lirik şiirlerini beğendim özellikle ‘Geri Gelen Mektup’ çok güzeldi. Dili ve hitabeti bence çok kuvvetli ve dikkat çekici. Şiirlerindeki Türkçülük adı altındaki söylemlerinin ırkçılığa kaydığı ve keskin bir üslupla nefretini dışavurduğu aşikar, eğer birazcık olsa bu sert üslubunu törpüleyebilseydi bence ülkemizde çok daha fazla değer gören bir yazar olabilirdi. Yine de o döneme göre değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum, sonuçta yaşadığı devir en büyük iki faşist liderin de yaşadığı devirdi. Elbette bu onun bazı söylemlerinin altını dolduruyor anlamına gelmez fakat o dönemde bizim liderimizin de benzer sert üslubu diğer devletlere sergilediğini unutmayalım. Eğer bir de günümüz şartlarına göre Atsız Bey’i eleştirecek olursam şöyle derdim: Atatürk’ün “Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir.” sözüne son derece katılıyorum ve aynı şeyi hissediyorum, fakat bu bize diğer milletlere ‘soysuz’ deme hakkını vermediğini düşünüyorum. Daha fazla uzatmadan yazıyı burada bitireyim, ne de olsa hiçbir yazarı ya da şairi sadece yazdıklarını okuyarak asla tam olarak anlayamayacağız sadece öngörülerimiz olabilir.