İtiraz etmesini bilmek lazım. Hayır demesini bilmek...
Önüne gelen her menüye çatal kaşık oynatan olmamak gerek. Pamuk gibi ruhun yanında, bıçak gibi keskin olmasını da bilmek gerek. Kendi dünyasının kutsalina itaat, o kutsala olan isyana asi durmak gerek. Kısacası denge dünyasında, dengeyi korumak gerek...
Şiir, iki kişi arasında yaşanan duygu durum ürünü olarak kalırsa , bu alana hapsedilirse, kalitesini yitirir, okurunu isyana sürükler bir süre sonra. Veya yurt yemeklerinin makarnası patatesi gibi bir tat vermeye başlar.. (:
Ama şiir, her duyguya tercüman olursa, aklına gelen her kelimeyi, inci gibi cümlelere dökebilirsen kaleminle, işte o zaman tadına doyum olmaz bir hal alır, İsmet Özel gibi.. Murat Menteş gibi..
İşte tam da bu olarak Lidar, kendini hiç yormadan, okurum cümleyi anlar mı anlamaz mi derdine düşmeden, son derece karışık olan kafasının aynaya geçen aksi gibi, kabuğu değil, kalbi kırık kelimelerini teker teker kaba alıp iyicene mikserleyip önümüze sürüyor. Karıştırması benden, düzeltmesi senden der gibi.. (:
Evet, karışık cümleleri, metni okurunu yoruyor olsa da, tadı damakta kalıyor şiirlerin...
Sanırım kitabın yazarına uygun düşen bir inceleme oldu; karma ve karışık. (:
Etkinlik için teşekkürler. Keyifli okumalar