Bez Ciltli

Yolun Gittiği Yer

Ferit Edgü
“Önü sonu bir yaşam. Sonu da ölüm. Öyle değil mi?”
Sayfa 12 - Everest Yayınları
Reklam
Acaba, dedi yoldaşım, bu topladığımız mantarlardan hangileri zehirli? Niçin merak ediyorsun, dedim. Nasıl olsa biz yemeyeceğiz.
Bir insanın kendi kendine dayanası yokken, nasıl oluyor da bu adam, kendini ikinci biri gibi yanında taşıyordu? Yalnızlığını mı paylaşıyordu onunla?
Sayfa 39 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Derinlik
Kaptan, o kadar yol verme de denizi görelim, diye bağırdı yanımdaki yolcu kadın. Denizi görmüyor musun ki, dedim. Görmesine görüyorum, ama o kadar hızlı gidiyoruz ki algılayamıyorum, dedi. Nesini algılayacaksın denizin, dedim. Önü sonu tuzlu bir su. Sen öyle san, dedi. Hiç kuşkum yok, sen yaşamı da böyle görüyorsundur. Önü sonu bir yaşam. Sonu da ölüm. Öyle değil mi? Bunları nerden çıkardın, dedim. (Öfkelenmeye başlamıştım.) Denizle, yaşamın, ölümün ne ilgisi var ki? Derinlik dostum, dedi, artık bir Kafka okuru olduğundan kuşku duymadığım bu garip yolcu kadın. Derinlik. Böyle gidersen, ne denizin derinliğini algılayabilirsin, ne de yaşamın.
Baba neden bizim sokaklarda gülen insanlar yok ? Bizler gülmeyi bilmeyiz oğlum. Ama neden ? Kim bilir, belki yüzyıllardır ağladığımız için.
Reklam
Güven
Köye varmadan önce köpeklerin saldırısına uğrasaydım o köyü görebilecek miydim? (Zifiri gece.) Elimden tut, dedi. Elimden tut da götüreyim seni köye. Sana nasıl güvenebilirim ki, dedim. Adını bile bilmiyorum. Ben de seninkini, dedi. Bu da bana güven duyman için bir neden. Peki ya köpekler?
Sayfa 28
İnsanları seviyor musun babacığım? Hangi insanları? Tüm insanları. Tüm insanları nasıl seveyim oğulcuğum? Baba, neden bizim sokaklarda gülen insanlar yok? Bizler gülmeyi bilmeyiz oğlum. Ama neden?
Arzu
“Size gönül versem beni kaçırır mısınız, diye sordu kadın. Kaçırmak mı, dedim. Nereye? Herhangi bir yere, dedi. Yeter ki buradan uzakta olsun. Senin istediğin, dedim buradan kurtulmak mı, yoksa benimle birlikte olmak mı? Seni korkutan ne, dedi. Önünde sonunda sen bir erkeksin, ben de bir bakire. Hayat nereye isterse, oraya gideriz. Gidebildiğimiz kadar. Çok uzaklara gidebileceğimizi de sanmıyorum ya, o da ayrı mesele. Ama gene de… Hadi gel.”
Sayfa 25
“Barmene, nedense, hep böyle oluyor, dedi. Meraklı barmen, nasıl böyle, dedi. Kadın, bulduğunda yitiriyorsun, işte böyle, dedi. “
Sayfa 14
Reklam
“Nesini algılayacaksın denizin, dedim. Önü sonu tuzlu bir su. Sen öyle san, dedi. Hiç kuşkum yok, sen yaşamı da böyle görüyorsundur. Önü sonu bir yaşam. Sonuda ölüm. Öyle değil mi?”
Sayfa 12
Baba neden bizim sokaklarda gülen insanlar yok ? Bizler gülmeyi bilmeyiz oğlum. Ama neden ? Kim bilir, belki yüzyıllardır ağladığımız için.
Yanmış ormandan geçtim. Kapkara, kömürleşmiş ağaçlar. Yanmış otlar. Çalılar. Sarmaşıklar. Tüm börtü böcek yanmış. Kaplumbağalar. Tosbağalar. Kertenkeleler. Yılanlar yanmış. Kelebekler bile. Toprak öylesine sıcak ki üstüne basılmıyor. Kayalar cehennem kayası. Yanımdaki dostum, Bilmem biliyor musun, diyor, böyle yangınlardan sonra, eğer yağmurlar bol ve düzenli yağarsa bambaşka bir orman oluşur. Yeni ağaçlar, yepyeni, yemyeşil bitkiler… Ne kadar ister bu değişim, diyorum. Havaya bağlı, diyor. Ben diyeyim yirmi, sen de otuz yıl. Görür müyüz dersin, diyorum. Bizler görmesek de, çocuklarımız görür, diyor. Onlara ormanı nasıl koruyacaklarını öğretmemiz gerek, diyorum. Kendimize de, diyor dostum. Üstüne basa basa yineliyor: Kendimize de.
Konuya gerek yok. Hayat, konu monu bilmez; hayatın içinde her şey karışmıştır, derin olanla anlamsız olan; olağanüstü olanla, gülünç olan, her şey. Sıradanlık sizlerin gözünü bağlamış, onun kulu kölesi olmuşsunuz. (Bugün) Bizlere, yeni biçimler gerek, evet yeni biçimler. Anton Çehov
Çehov'
Sıradanlık, sizlerin gözünü bağlamış, onun kulu kölesi olmuşsunuz. (Bugün) Bizlere, yeni biçimler gerek, evet yeni biçimler.
Sayfa 7 - EverestKitabı okudu
33 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.
Resim