Descartes açık seçik bilgiye ulaşmada kuşkuyu direkt yöntem olarak belirler. Bu kuşku var olmak için zorunlu bir neden olmalıdır, tıpkı Ben’in Tanrı karşısında, bedenin ise ruhlar âleminde konumlanması gibi var olmak için de var olmanın çelişkisini bütünüyle anlamalıyız. Kuşku duymuyorsam zaten hiçbir şey üzerinde düşünmüyorum demektir. Eğer tüm düşünce kendinde ilkeleri bir araya getirmiş ise sonuçta varlığı yadsınamayacak bir düşünen özne ortaya çıkacaktır. Böylelikle modern düşüncenin kendine sıklıkla referans aldığı bir yöntem ve bilimlerin doğuşuna eşlik eden bir felsefe skolastik bir dünyadan yolunu tamamen ayıracaktır:
Kural bir, kesin olarak doğru olduğunu bilmediğim hiçbir şeyi doğru kabul etmemektir; yani aceleci davranma, önyargılardan özenle kaçın ve yalnızca zihninin açık ve seçik olarak gördüğü ve bir daha şüphe duymayacağım şeyleri kendi yargılarına dahil et.
Kural iki, ele aldığın her bir zorluğu mümkün olduğu kadar veya onu daha iyi anlaman için gerektiği kadar küçük parçalara ayır.
Kural üç, en basit ve bilinmesi en kolay şeylerden başla, en karmaşık şeylere kadar kademeli olarak ilerle, düşüncelerini belli bir düzen içinde yönet; birbirini doğal olarak izlemeyen veya öncelemeyen şeyleri belli bir sıraya göre incele..
Son kural da şu, her aşamada bütünlüklü hesaplamalar ve genel denetlemeler yap ve böylece herhangi bir şeyi unutmadığından emin ol..
İyi okumalar..