Bu kıssada Hz. Yusuf iffetin ve tesettürün kadınlar için değil erkekler için de var olduğunun güzel bir örneği.
Hepimiz biliriz bu kıssayı ama pek dikkat etmeyiz bu detaya.
Bazı gerçekleri halının altına süpürür hiçbir şey yokmuş gibi üstüne basar geçeriz. Ta ki halının altındaki gerçekler birikip de yürürken dengemizi bozana kadar.
O zaman bazı şeyler dank eder kafamıza, belki oturup düşünürüz nerede hata yaptığımızı.
Ama insanoğlu bu ya, yine kendisinde kusur bulmaz.
Züleyha Yûsuf’a bir mektup yazmaya başlayınca "Yûsuf “diye başladı, "Yûsuf” diye bitirdi.
Gördü ki hitaptan öteye geçemiyor.
Anladı ki âşkın nâmesinde ser-nâmeden öte kelâm yok.
Ve Züleyha’nın lügatinde “Yûsuf”tan öte sözcük yok.
Züleyha, Yusuf’a bir mektup yazmaya başlayınca, Yusuf diye başladı, Yusuf diye bitirdi. Gördü ki, hitaptan öteye geçemedi. Anladı ki, aşkın namesinde sernameden öte kelam yok ve Züleyha’nın lügatinde Yusuf’tan öte sözcük yok.
Züleyha, Yusuf'a bir mektup yazmaya başlayınca, Yusuf diye başladı, Yusuf diye bitirdi. Gördü ki hitaptan öteye geçemedi. Anladı ki aşkın nâmesinde ser-nâmeden öte kelâm yok. Ve Züleyha'nın lügatında Yusuf'tan öte sözcük yok.