"..Sözcüğünü arayan anlamın, nerede, nasıl ve hangi halde, hangi harflerle hangi sözcüğü oğul vereceğini o anlamın kendisi bile bilemezdi. Sezse sezse sözcük sezerdi... Gidenin mi yoksa kalanın mı anlam olduğu ya da gidenin mi yoksa kalanın mı sözcük olduğu, "ben" adlı göreceli merkezin, bedelini sadece kendisinin bildiği eğlencesiydi."