Yük Albinolar…
Beyaz melekler…
Onların hikayeleri derin, yüzlerinin ardında beyaz düşler saklı.
“ya dışındasındır çemberin
ya da içinde yer alacaksın” mantığıyla bir arpa boyu yol alamadığımızın adeta resmini çizmiş yazar.
Farklılıklarımızı toplumsal zenginliklerimiz kabul etmediğimiz için ötekileştiri(li)yoruz.
“Farklı doğmak“ kişinin elinde değildir ki…
Hem “Farklı olmak” dediğin nedir ki tüm evren farklılıkların bileşkesi iken…
Üstelik ruhun siyahsa ne çare, renkler solar üzerinde…
Geçmişin yükü ile geleceğin ağırlığı arasında sıkışıp kalan insan yaşamının kendi sınırlarıyla muhasebesini sorgulay(t)an yazar; kaderin boyunduruğunu kırmaya, hayata bir “yük”olarak değil, yeni güzergâhlara gebe bir yolculuk olarak bakmaya davet ediyor.
Nihayetinde hiçbirimiz Tartaros’un cehennemine tıkılarak tüm dünyanın yükünü sırtlamak zorunda bırakılan “Atlas” değiliz, öyle değil mi?