Yunan Mitolojisinde Aşk kitaplarını, Yunan Mitolojisinde Aşk sözleri ve alıntılarını, Yunan Mitolojisinde Aşk yazarlarını, Yunan Mitolojisinde Aşk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nitekim, yüksek sınıfa mensup olan erkeklerin, bu oğlanlara telkinde bulunarak, gerçekten aristokratik ve erkeğe yaraşır bir aşk şeklinin erkekler-arası olduğunu söylemeleri, onları bu yolla heveslendirmeye çalışmaları ve hoşgörülü davranmaya teşvik etmeleri, bu gidişi önemli ölçüde etkilemiş görünmektedir. Mitolojik öykülerle takviye edilen, dinen mubah görülen bu davranış, Girit ve İsparta toplumunda kurumlaşarak, büyümenin, yetişkin hâle gelmenin bir aracı olarak görülmüş, gençlerin hayatının ayrılmaz bir parçası hâline getirilmiştir; homoseksüel bir ilişki tecrübesini yaşamak, bir tür topluma giriş, bir rite de passage olarak algılanmıştır.
İsa’dan önce altıncı yüzyılda Atina’nın kanunlarını yapan büyük devlet adamı Solon, bir homoseksüeldir. Isa’dan önce 530-450 yılları arasında üretilmiş vazolar üzerine yazılmış yazıları tahlil eden bir araştırma, 925 erotik ithafın % 91’inin erkekten erkeğe yapılmış olduğunu ortaya koymuştur ve Platon (Eflâtun, 427-347) döneminde, erkek homoseksüelliğinin felsefîleştirildiği görülmüş; hattâ bu dönemde erkeğin erkeğe olan aşkının ideal ve üstün bir sevişme şekli olduğu, Aphrodite Ourania’ya yakışır bir sevişme şeklinin de bu olabileceği ısrarla vurgulanmıştır.
lokaste, oğlu olduğunu bilmediği kocasına, kadere razı olmak gerektiğini hatırlatırken, annesiyle evlenmek tehlikesinin onu bu derece ürkütmemesi gerektiğini söylemektedir. Çünkü rüyalarında anneleriyle cinsel ilişkiye giren pek çok oğlan çocuğu bulunmaktadır. Psikanalizin iddia ettiği şekilde, erkek çocukların annelerine karşı duydukları bu cinsel arzunun, Sigmund Freud’dan bin yıldan fazla bir zaman önce lokaste’nin ağzından dile getirilmiş olması ilginçtir.
Adını bu mitosun kahramanlarından alan “Oidipus kompleksi” kavramı, Freud’a göre, toplumun tepkisine yol açtığı, ahlâkî normlara aykırı bulunduğu için sonradan baskı altına alınan üniversal bir ilk çocukluk yaşantısını ifade etmektedir. Baba ile aynileşme sonucunda, anneyi bir aşk objesi olarak görme eğilimini ifade etmek için kullanılmaktadır. Bir cinsel haz objesi olarak anneyi paylaşmada rakip olarak görülen babayı, herhangi bir şekilde bertaraf etme durumunu dile getirmektedir. Kompleks, Oidipus tragedyasının da çok iyi bir şekilde belirttiği üzere, anaya ve babaya karşı gösterilen ve ahlâkî normlarla bağdaştırılması güç olan bir çatışmak duruma işaret etmektedir.
Sevişmeler, bu şekilde devam edip gitmektedir. Sabah ışıkları ortalığı aydınlatmadan önce, delikanlı tekrar karşı sahillere, kendi yurduna doğru yüzmekte; karanlık basınca da tekrar denizin korkunç dalgaları ile boğuşarak sevgilisine ulaşmaya çalışmaktadır. Böylece, saklamışlardır herkesin gözünden seviştiklerini. Ne var ki, çok sürmemiştir bu