Yunanlar ve Yunan Medeniyeti

Jacob Burckhardt

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Argos şehri kendisini Sparta'ya karşı savunma gerekçesiyle zorla synoikismos dayatmasıyla ünlüydü. Hysiai ile birlikte Omaia, Midea ve diğer küçük yerleşimler de karara itaate zorlanmış, fakat Mykene ile Tiryns gibi ünlü eski şehirler yerle bir edilmişti. Bu şehirlerde yaşayanların Argoslu olmak yerine uzaklara gitmeyi tercih etmesinin nedeni onlan alıkoymanın imkansızlığı olmalıdır. Sparta gibi bir düşman karşısında Epaminondas bile birçok Arkadia kasabasını kendi kimliklerinden vazgeçerek "büyük bir şehre" yani Megalopolis'e göçe ikna yoluna başvurmuştu. Trapezoslular bunu reddetmiş ve katliamdan kurtulanlar Karadeniz' deki yeni Trapezos' a kaçmak zorunda kalmışh. Mantineia Savaşından sonra birçok kişi tekrar Megalopolis'i terk etmeye çalışh fakat bizzat kendi yurttaşlan Atinalılann da desteğiyle ağır zulme başvurarak onları geri dönmeye zorladı. Boşaltılan yerlerden bazıları sonradan tamamıyla terk edildi, bazıları Megalopolis'e bağlı köyler haline geldi, yani bunlarda halii birileri yaşıyor ve toprak işleniyordu. Bu tür şehirlerin taşra kasabaları olarak varlıklarını sürdürüp belki polis meclisine sadece seçilmiş temsilciler göndermekle yetinmelerine niçin izin verilmemişti? Çünkü uzun vadede asla boyun eğmeye devam etmez, bütün enerjilerini bağımsızlık ve yeniden polis olmak için harcarlardı. Aynca, ilerde göreceğimiz gibi, sırf temsilci göndermek Yunanları asla tatmin etmezdi, çünkü anında müdahale edemeyecekleri bir durumun oluşmasına asla hoşgörü göstermezlerdi.
Sayfa 100Kitabı okudu
Çok tanıdık geliyor
“Sizin olanı çalıyorlar ve ceza görmüyorlar. Fark edilseler de edilmeseler de korkmadan yağmalıyorlar, yakalanacak olduklarında da kendilerini parayla ve nüfuzlarını kullanarak kurtarıyorlar.”
Reklam
İnsanlar sadece göründükleri kişiler değildir, aynı zamanda önlerine koydukları ideal kişilerdir, hatta bu ideale hiç ulaşamasalar bile. Sadece bunu istemek bile onların kişiliğine dair bir şey söyler.
Bunun bir uzantısı da Atinalıların kötü bir yanı olan çirkin şeyleri usturuplu bir şekilde söyleme huyuydu. Hoş olmayan şeylerin üstünü örtmeyi ve Plutarkhos'un deyişiyle ona sevimli isimler vermeyi tercih ederlerdi. Solon büyük kamulaştırma girişimi için "yüklerden kurtulmak" ifadesini kullanırken tam da bunu yapıyordu. Sonraları halk da fahişelere "hetairai" ve müttefiklere ödenen haraca "katkı" demeye başlamıştı - ama "katkı"yla ilgili sızlanmaları değişmemişti. Askeri işgal "koruma", hapishane "ikametgah" olmuştu. Yenilgi, gemi kazası, ölüm, vb. gibi herhangi bir felaket kibarca bir değişiklikle "talihsizlik"e dönüşüvermişti; Lysias devlette refahın tersini anlatmak için "kötü" yerine "beceriksizlik" veya "istenmeyen bir yön alma" demişti. Şehirlerine ihanet edenlere "şehir konusunda "talihsiz" deniyordu, Aristoteles'in zamanında soygunculara "ekmeklerini kazananlar" dendiği vaktiydi. Bütün bunlar ilginç nüanslar gibi görünebilir, tabii Thukydides Üçüncü Kitabında (82) bunun ne kadar önemli olduğunu anlatmasaydı. Thukydides'in Yunanları ama özellikle de Atinalıları anlatırken çizdiği korkunç tasvirde, çürüme ve çözülmenin nedenlerinden birinin de dilin değersizleştirilip kötüye kullanılması olduğu söylenir.
Sayfa 334Kitabı okudu
Dolayısıyla Yunanların tek ahlak eğitmeni polis idi. Yurttaşlarda geliştirilen niteliğe, yani polis'in erdemleriyle örtüşen erdeme mükemmellik (arete) denirdi. Yunanlar güdülerle ilgili tartışmalarda tümüyle insani bir kaygı olan başkalarının mutluluğu veya ıstırabının üzerinde durmazlardı. Pratikte bu polis'in üyelerine karşı görev kavramının bir parçası sayılmalıydı. Ancak kelimenin tam anlamıyla herkes yurttaş değildi; kadınlarla çocuklar ve tabii metoikoslarla (yabancılar) köleler yurttaş değildi, ama yine de kendilerince ahlaki standartlara uymaları beklenirdi. Bunun dışında polis, ortak bir tanrıya tapmasına rağmen, bu tür beklentilerin oluşhığu dönemlerden itibaren yurttaşlar arasındaki karşılıklı saldırganlık ve kan davalarıyla en güçlü hıtkuları kışkırtan bir şekilde gelişmişti. Hesiodos'un İşler ve Günler'inde en eski tarihlerdeki devlet ve adalet kavramları adaletsizliklerle dolu bir dünya olarak yansıtılır, ama şair buna rağmen okuru bu kavramlara inanmaya teşvik eder. Hesiodos aynı zamanda hiçbir rahibin olamayacağı kadar halkının ilk ve en saygıdeğer öğretmeniydi, dolayısıyla onun görüşlerine değer vermek onların çıkarınaydı.
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.