Hıristiyanlar hiç kimsenin artık inanmadığı mitolojik tanrıları yerle bir ettikleri halde, mitolojik kahramanlar hakkında hiçbir şey söylememişlerdir, çünkü Aristoteles, Polybios ve Lucretius da dahil olmak üzere herkes gibi bunlara inanıyorlardı.
Hiçbir şeyin ne doğru ne de yanlış olduğunu düşünmek ilk önce tuhaf bir etki bırakıyor, ama buna çabucak alışıyorsunuz. Gerçekten de: Hakikatin değerinin bir yararı yoktur, sürekli olarak gereksiz yere yinelenir; hakikat, vazgeçmediğimiz tercihlerimize verdiğimiz addır; ne kadar hakikate saygı duysak da, eğer bu tercihlerimizden vazgeçseydik onların mutlaka yanlış olduğunu söylerdik; hatta Naziler bile hakikate saygı duyuyorlardı, çünkü haklı olduklarını söylüyorlardı: Biz haksızız demiyorlardı ki. Biz, onlara yanıldıklarını söyleyebiliriz ama ne işe yarar? Onlar bizimle aynı dalga boyunda değildiler, hem sonra depremi yanlış olmakla suçlamanın bir yararı yoktur.