Mutlak Hakikat'e tutunmak ona yetecekti ve öyle oldu. Sadece o hakikate inandı ve güçlü bir şekilde sarıldı. O, insanları unuttukları hakikate ve değerlere yeniden çağırdı. Kendi düşünce dünyasını oluştururken kavganın değil, sevginin yanında olduğunu hep söyledi. Bir 'dava'nın değil, adına 'sevi' dediği bir gayenin insanı olarak hareket etti. Unutulan bir gerçeği yeniden ama yeni bir dille hatırlattı. Yani, Yunus Emre'yi bu anlamda Mutlak Düşünce'nin bir 'yenileyicisi', 'yeni bir yorumcusu' olarak görmek gerekir.