Masanın hep sallanan o ayağıyım ben,
Hep eksik, hep uyumsuz.
Fırtınada savrulan bir kayığım ben,
Her parçası binlere bölünmüş...
Çekmecede unutulan bir mektubum ben,
Hangi adrese gideceğini bilmeyen.
Hep unutulan o dizeyim ben,
Bir türlü dilinin ucuna gelmeyen...