Okyanusun ortasında iki yabancı gemiydik. Kendi rotamızda giderken fırtına çıktı yan yana geldik. Kurtulmak için birbirimize yardım etmek zorundaydık, yoksa batacaktık.
"Açığa mı alındım? Şaka yapıyorsunuz" Kolumdaki sargıyı gösterdim önemsiz bir sıyrık, çalışmam için bir mahsur yok amirim.
"Biliyorum Simay, ne dediysem üstlerimi ikna edemedim."
"Anlamıyorum üstlerimizin bu olayla ne ilgisi var?"
Cok ilgisi var Simay, yumruk attiğan memurun üst makamlarda tanıdıkları varmiş,. Açığa alınmanı emrettiler"
Yerimden fırladım, ani hareketimden canım acıyınca
kolumu tuttum. "Haksızlık bu, emir almadan ateş etti... Açığa alnması gereken ben değilim, o aptal..."
"Biliyorum."
Hatırlı dostlar, akrabalar yüksek mevkide olunca sözleri geçince suçluyken suçsuz duruma düşmek çok kolay oluyordu. Kızmıştım, moralim sıfırlanmış yerlerde sürünüyordu. "Ne kadar süre açığa alındım."
Hiç bitmeyecek sandığımız günler vardır. Biterler. Hiç dinmeyecek sandığımız fırtınalar da dinerler. Ve asla yaşayamayacağımızı sandığımız duygular vardır. Aniden kapımızı çalan....