80 yaşındaki bir kadının uzaklardaki torununa yazdığı mektuplarından oluşuyor. Yalın bir dille,sevgisini katarak tüm içtenliğiyle yazılmış ama gönderilmemiş olan bu mektuplarda, yaşlı kadın, kendisinin ve kızının acı dolu yaşamlarının gizemli yönlerini açığa vururken, bir yandan da hem kendini, hem de kızını yaşamı üzerinden bir iç hesaplaşma yürütüyor.Acılarını,mutluluklarını,pişmanlıklarını hissettiklerini torununa sevgiyle, bilgece aktarmak isteyen bu kadın, kendi gençliğinde yapmayı göze alamadığı şeyleri yapmasını torununa öğütlerken, "Yapmaya değecek tek yolculuk, içimize yapacağımız yolculuktur," diyor; "yüreğimizin götürdüğü yere gitmeliyiz."