''Bundan sonra hep iyi yaşayacağız herhalde.'' dedi, Howl.
Love of my lifeeee. (Howl'a benden bir şarkı.)
Masal gibiydi. Eeen güzelinden bir tane.
Öncelikle Yürüyen Şato benim en sevdiğim filmdir belki de. Howl ve Sophie'nin karakterleri psikolojik olarak çok açık bir şekilde ince ince anlatılır ve ben de çok içselleştirmiştim bunları. Miyazaki'yi Miyazaki yapan unsurlar, uyarlama bir eserde bile fazla ortada olması da benim için çok keyifliydi.
Kitabı tekrar basılmadan İngilizce baskısını devamlı kontrol ediyordum indirime girmiş mi diye. Neyse ki, türkçesi tekrar basıldı. Sonunda.
Neyse, kitaba gelelim. Başladığımda zaten filmi izlediğimden bütün yazılanları biliyormuş gibi hissediyordum. Ama gerçekten öyle olmadı. Tahminleriniz daha sağlam oluyor tabi fakat inanın bana, filmden bilmediğiniz şeyler de okuyorsunuz. İşleyiş olarak da çok farklı gidiyor zaten en başından beri. Howl filme nazaran kuruduğu cümle sayısını epey arttırarak daha iyi bir karakter tanıtımı yapıyor kendi adına. Mizah anlayışı olduğunu falan düşünüyorum. Beni güldürdü gerçekten fazlaca. Ve Sophie... ne diyebilirim ki canım ninem harikaydı ya.
Kitap bilmeceleriyle, o muhteşem dünyasıyla son sayfaya kadar bir çırpıda ağırlıyor sizi. Derslerim çok yoğun olmasına rağmen ben bile kısa sürede bitirdim.
Filmi sevildiyse, kitaptan mahrum kalmayın. Kurgusal fantastik evrenler, tatlı karakterler, büyüler, cadılar, sanırım biraz da ufak romantiklikler seviyorsanız ve filmi henüz izlemediyseniz şatonun kapısından ilk önce kitap kapağını açarak girmenizi öneririm.