Yakın tarihi okuduğunuz zaman anlayacaksınız ki, yüz yıl önce sonu felaketle bitmiş bir tutum, yüz yıl sonra bilinmediği için aynı biçimde tekrar edilmiş ve gene ayns feläketi doğurmuştur. Kafasını yormamış, dünü aramamış insanlar, bu zahmete katlanamadıklarından, bazen hayatlarını kaybetmişlerdir. Geçmiş tecrübeleri bilen ve her gün geçirilen hayattan ders alarak yaşayışlarını buna göre düzenleyebilenler, en güçlü adamlardır.
* Yüzbaşı Selahaddin.
" O tarihte Revandiz birkaç ağanın elindeydi. Yani bütün toprak ve köyler ağaların malı... Köylüler, köy evlerinde ve köy topraklarında bu ağaların kiracısı... Köylünün bütün emeğini bu ağalar almakla kalmaz, halkın bütün hayatına da ağa sahip... İstediğini yapar, asar keser, istediği kadını kocasından, babasından alıp istediğine verir... Osmanlı Devleti de ağaları korur... Bu durum hemen bütün Doğu illerinde geçerli... Köy ağaları, şehir eşrafı, tam ortaçağın feodal reisleri...
Arslanlar;
29 nisan 1916
1- Bugün Türklere şeref ü şan, Ingilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın müşemmes semasında şühedamızın ruhları şad ü handan pervaz eder- ken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum.
2- Bize iki yüz seneden beri tarihimizde okun- mayan bir vakayı kaydettiren Cenab-ı Allaha hamd ü şükür
- Hayır, sen her şeyden önce Türksün! dedi.
O vakte kadar biz yalnız köylülere «Türk» derdik. Rahmi'nin sözü üzerine ben:
- Bilmem... Şimdilik Osmanlıyım, dedim.
Güney Kafkasya hükümetleri ortak bir para basmışlardı, adına Kafkas Manatı diyorlardı. Erivan'da 25 Manat bir Türk Lirası, bizde 20 Manat bir Türk Lirasıydı.