Mito-politik Söylemden Ağıdı Yakılmamış Çocuklara

Yüzleşmenin Kişisel Tarihi

Selçuk Küpçük
0/10
0 Kişi
4
Okunma
1
Beğeni
428
Görüntülenme
Yüzleşmenin Kişisel Tarihi, 1970’lerden bugüne uzanıp, Türkiye’nin yakın dönem siyasal ve sosyolojik olayları merkezinde önemli yer kaplayan Ülkücü hareketin, kendisi üzerine düşünme pratiğini hızlandırmayı amaçlayan bir çalışma. Yazarın içeriden geliştirdiği eleştirel zihin, kitabı bu anlamda mevcut yayınlardan ayrıştırıyor. Bir kırılma noktası olarak beliren 12 Eylül darbesi ile devlet ve aygıtlarına yönelik kurguladığı mito-politik argümanlar, mensuplarının maruz kaldığı ağır işkenceler, verdiği idamlar karşısında hareketin geliştirdiği pozisyonların çözümlenip, eleştiriye tabi tutulduğu kitap salt Ülkücü yapıyı değil, zaman zaman karşılaştırmalı bir politik okuma ile Türk Solunu sorgulaması açısından da önemli. Darbe sonrasında hapishanedeki bir grup Ülkücünün çıkarmaya başladığı “Bizim Dergâh” dergisi izleğinden hareketle, ideolojik söylemin İslamcı düşünce ile kurmaya çalıştığı irtibatı ve sonrasında kendilerini Muhsin Yazıcıoğlu ile beraber ortodoks Ülkücülükten kopma noktasına getiren teorik ayrışımdan, 28 Şubat ve ardıllarındaki siyasal operasyonlara kadar ortaya koydukları tutumu Yüzleşmenin Kişisel Tarihi üzerinden anlamak mümkün. Ayrıca 70’li yılları belirlemiş en önemli iddialardan birisi olan “Esir Türk İlleri Kurtulacak!” retoriği ile şekillenen ütopik ruhun, 1980 sonrası nasıl geri çekildiğini, 90’lardan itibaren Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine eğitimden insani yardıma kadar ilgi göstermeye başlamış dini cemaat ve sivil toplum örgütlerine ilişkin ortodoks Ülkücülüğün neden gerilimli bir bilinç taşıdığını da… Bütün bu metinler boyunca yazarın çocukluk ve gençlik dilimini içerisine alan ve kişisel tarihi açısından tanıklık ettiği ya da bizatihi kendisinin birey olarak yer aldığı olayları okur ile paylaşması, kuramsal anlatıya farklı boyutlar katıyor.Yüzleşmenin Kişisel Tarihi, 1970’lerden bugüne uzanıp, Türkiye’nin yakın dönem siyasal ve sosyolojik olayları merkezinde önemli yer kaplayan Ülkücü hareketin, kendisi üzerine düşünme pratiğini hızlandırmayı amaçlayan bir çalışma. Yazarın içeriden geliştirdiği eleştirel zihin, kitabı bu anlamda mevcut yayınlardan ayrıştırıyor. Bir kırılma noktası olarak beliren 12 Eylül darbesi ile devlet ve aygıtlarına yönelik kurguladığı mito-politik argümanlar, mensuplarının maruz kaldığı ağır işkenceler, verdiği idamlar karşısında hareketin geliştirdiği pozisyonların çözümlenip, eleştiriye tabi tutulduğu kitap salt Ülkücü yapıyı değil, zaman zaman karşılaştırmalı bir politik okuma ile Türk Solunu sorgulaması açısından da önemli. Darbe sonrasında hapishanedeki bir grup Ülkücünün çıkarmaya başladığı “Bizim Dergâh” dergisi izleğinden hareketle, ideolojik söylemin İslamcı düşünce ile kurmaya çalıştığı irtibatı ve sonrasında kendilerini Muhsin Yazıcıoğlu ile beraber ortodoks Ülkücülükten kopma noktasına getiren teorik ayrışımdan, 28 Şubat ve ardıllarındaki siyasal operasyonlara kadar ortaya koydukları tutumu Yüzleşmenin Kişisel Tarihi üzerinden anlamak mümkün. Ayrıca 70’li yılları belirlemiş en önemli iddialardan birisi olan “Esir Türk İlleri Kurtulacak!” retoriği ile şekillenen ütopik ruhun, 1980 sonrası nasıl geri çekildiğini, 90’lardan itibaren Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine eğitimden insani yardıma kadar ilgi göstermeye başlamış dini cemaat ve sivil toplum örgütlerine ilişkin ortodoks Ülkücülüğün neden gerilimli bir bilinç taşıdığını da… Bütün bu metinler boyunca yazarın çocukluk ve gençlik dilimini içerisine alan ve kişisel tarihi açısından tanıklık ettiği ya da bizatihi kendisinin birey olarak yer aldığı olayları okur ile paylaşması, kuramsal anlatıya farklı boyutlar katıyor.Yüzleşmenin Kişisel Tarihi, 1970’lerden bugüne uzanıp, Türkiye’nin yakın dönem siyasal ve sosyolojik olayları merkezinde önemli yer kaplayan Ülkücü hareketin, kendisi üzerine düşünme pratiğini hızlandırmayı amaçlayan bir çalışma. Yazarın içeriden geliştirdiği eleştirel zihin, kitabı bu anlamda mevcut yayınlardan ayrıştırıyor. Bir kırılma noktası olarak beliren 12 Eylül darbesi ile devlet ve aygıtlarına yönelik kurguladığı mito-politik argümanlar, mensuplarının maruz kaldığı ağır işkenceler, verdiği idamlar karşısında hareketin geliştirdiği pozisyonların çözümlenip, eleştiriye tabi tutulduğu kitap salt Ülkücü yapıyı değil, zaman zaman karşılaştırmalı bir politik okuma ile Türk Solunu sorgulaması açısından da önemli. Darbe sonrasında hapishanedeki bir grup Ülkücünün çıkarmaya başladığı “Bizim Dergâh” dergisi izleğinden hareketle, ideolojik söylemin İslamcı düşünce ile kurmaya çalıştığı irtibatı ve sonrasında kendilerini Muhsin Yazıcıoğlu ile beraber ortodoks Ülkücülükten kopma noktasına getiren teorik ayrışımdan, 28 Şubat ve ardıllarındaki siyasal operasyonlara kadar ortaya koydukları tutumu Yüzleşmenin Kişisel Tarihi üzerinden anlamak mümkün. Ayrıca 70’li yılları belirlemiş en önemli iddialardan birisi olan “Esir Türk İlleri Kurtulacak!” retoriği ile şekillenen ütopik ruhun, 1980 sonrası nasıl geri çekildiğini, 90’lardan itibaren Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine eğitimden insani yardıma kadar ilgi göstermeye başlamış dini cemaat ve sivil toplum örgütlerine ilişkin ortodoks Ülkücülüğün neden gerilimli bir bilinç taşıdığını da… Bütün bu metinler boyunca yazarın çocukluk ve gençlik dilimini içerisine alan ve kişisel tarihi açısından tanıklık ettiği ya da bizatihi kendisinin birey olarak yer aldığı olayları okur ile paylaşması, kuramsal anlatıya farklı boyutlar katıyor.
Yazar:
Selçuk Küpçük
Selçuk Küpçük
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 47 dk.Sayfa Sayısı: 310Basım Tarihi: 2012Yayınevi: Granada Yayınevi
ISBN: 6054643240Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
310 syf.
·
Puan vermedi
Adı ve konusu dikkatimi çektiği için aldığım bir kitaptı. Kişisel bir tarih okumayı planlarken, kitaptaki ilk makalenin gayet iyi sosyal bilimler makalesi olması şaşırtıcı geldi bana. Yazar hayat hikayesinden de hareketle ülkücü ideolojinin teorik/tarihsel analizini yapmış, türkçü ideolojiden milliyetçi muhazakar düşünceye dönüşün teorik alt yapısını anlatmış. Kitabın kalan kısmı büyük oranda yazarın hayat hikayesinden de hareketle ülkücü yapının (ve tabiki bir miktar karşıtı solcu akımların -yine tabiki 80 öncesi jargonu ile söylüyorum-) oluşum ve dönüşümü üzerine. 12 Eylül döneminden çok hazin insan hikayeleri anlatıyor. Zira kitabın temel yapı taşı Bursa'da cezaevinde kalan ülkücüler ve onlar üzerinden yaşanan özeleştiri ve yeniden kurgulama süreci. Bu süreç Muhsin Yazıcıoğlu ve BBP hareketini doğuruyor. Kitabı bütünlüklü bir tarih kitabı olarak algılamak hata olur. Büyük oranda boşluklar içeriyor böyle bir tarih kurma açısından. Ama bu kitabı tek başına önemsiz hale getirmez. Yazar halihazırda müzisyenlik de yapıyor ve uzun süre önce hareket olarak ülkücü camiadan kendisini koparmış. Daha doğrusu kendi kafasında kurduğu ülkücü yapının halihazırda temsil edilmediği düşüncesi ile mevcut yapılardan uzaklaşmış. Hamiş: Kitapta 12 Eylül döneminde yapılan işkencelerle ilgili çok sarsıcı bölümler ve hayat hikayeleri var. Şahsen gördüğüm hafif kambur yürüyen birisinin zamanında ne işkenceler görmüş olduğunu okumak da ayrıca çok sarsıcıydı.
Yüzleşmenin Kişisel Tarihi
Yüzleşmenin Kişisel TarihiSelçuk Küpçük · Granada Yayınevi · 20124 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Yüzleşmenin Kişisel Tarihi, 1970’lerden bugüne uzanıp, Türkiye’nin yakın dönem siyasal ve sosyolojik olayları merkezinde önemli yer kaplayan Ülkücü hareketin, kendisi üzerine düşünme pratiğini hızlandırmayı amaçlayan bir çalışma. Yazarın içeriden geliştirdiği eleştirel zihin, kitabı bu anlamda mevcut yayınlardan ayrıştırıyor.
Yüzleşmenin Kişisel Tarihi
Yüzleşmenin Kişisel TarihiSelçuk Küpçük · Granada Yayınevi · 20124 okunma
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.