"Açlık ve sıkıntının ne olduğunu biliyorum demiştin. Öyle değil mi?"
"Evet, biliyorum; çünkü onları gözlerimlegördüm. " (Ss. 26)
Bu kitap, yoksulluk, hastalık, ölüm, tecavüz vs. denince akla ilk gelen Afrika'nın hergün görsel basında izlediğimiz yaşamlarının kağıda aksedilmiş hali gibi. Soru şu: onlar mı yoksul yoksa biz beyaz adamlar tarafından mı yoksul bırakıldılar? Hepinizi duyar gibiyim ama mikrofonu
Işık Bahçeleri'a bırakıyorum: "Dünyada ışığı sönmüş insanlar değil ışığı söndürülmüş insanlardır acı çekenler."
Karnı tok sırtı pek biri olan ben başta olmak üzere hiç kimse günahsız ve masum değildir. Bir şekilde ama dolaylı ama dolaysız olarak boynumuza dolanan kapital kabloların esiriyiz. Sınırlar çizilmiş ve bazıları sınıfta bırakılmış. Korkmayın "Bu dünya hepimizin" gibi bir klişeye hiç girmeyecem. Ne kadar içi boş sözler varsa hepsinin canı cehenneme. Biz dalgamıza bakalım , bir kere geldik ve daha güzel bir yaşam için sömürmek mi lazım? O halde lets go...
Gündelik bir olay üzerinden bir parça polisiye tadında ortlama bir kitap.
İyi okumalar dostlar
Sevgi içimizde