O güne dek pek az ölümlünün görmüş olduğu kişiyi işte böyle gördü Frodo; Elrond’un kızı Arwen’di bu, onda Luthien’in çehresinin yeniden dünyaya geldiği söylenirdi; ona Undómiel derlerdi, çünkü halkının Akşamyıldızı idi.
yahu, kendimi incelmiş hissediyorum, bir yerde gerilmiş gibi, bilmem anlıyor musun: aynen büyük bir parça ekmeğe sürülmüş az bir miktarda tereyağı gibi.
Hepsine hükmedecek Bir Yüzük, hepsini o bulacak
Hepsini bir araya getirip karanlıkta birbirine bağlayacak
-
Üç Yüzük göğün altında yaşayan Elf Kralları'na
Yedisi taştan saraylarında Cüce Hükümdarlar'a,
Dokuz Yüzük Ölümlü İnsanlar'a, ölecekler ne yazık
Bir Yüzük gölgeler içindeki Mordor Diyarı'nda
Kara tahtında oturan Karanlıklar Efendisi'ne
Hepsine hükmedecek Bir Yüzük, hepsini o bulacak
Hepsini bir araya getirip karanlıkta birbirine bağlayacak
Gölgeler içindeki Mordor Diyarı'nda
.
Yüzüklerin Efendisi, yüzyılın en çok okunan kitapları arasında yerini korumaya devam ediyor. İngiliz yazar J. R. R. Tolkien, bu üçlemede bambaşka bir dünya kurguluyor, ama konu yine iyi ile kötünün arasındaki bitimsiz mücadele. Yazarın, masalsı karakterlerle yaşadığımız dünyanın gerçek yüzünü ortaya koyması ve tarihsel bir zaman çizelgesi oluşturması romana boyutsal bir gerçeklik kazandırıyor. Böylece okur, tarihi olayların içinde kötülerden kaçarken, savaşlarda vuruşurken, muhteşem güzellikteki şehirlerin yok olacağı endişesini taşırken, yüzükle kendisini kaybedeceği korkusuyla mücadele ederken buluyor kendisini. Kitapta yapılan tüm planlar her türlü aksaklığa rağmen kötülüğü alt etse de nihayetinde, yaşadığımız gerçeklikte iyilerin kazandığı sonlar pek çıkmıyor karşımıza ve biz de kitaplar ya da filmlerde kazanan iyilerle oyalıyoruz kendimizi. Yine de her an tetikte beklemek gerekiyor. Kötülük genelde güçlenecek yeni bir yol buluyor kendisine. İşte bir alıntı: “Harabenin ve çöküşün içinde kaybolduk ve hiçbir kaçış yolu yok.” (s.905)