Yüzyılın Aşkları

Can Dündar

Yüzyılın Aşkları Quotes

You can find Yüzyılın Aşkları quotes, Yüzyılın Aşkları book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Karıcığım, Eğer metin olmak herhangi bir meseleyi hallederse tasavvur ede­meyeceğin kadar metinim. Darbenin tesiri ani oldu, göz kapayıp açıncaya kadar geçti ve şimdi uzun bir hastalıktan yeni kalkmış gibi bir halim var; vücudum kırgın ama rahat ve neşeliyim. Şarkı söylüyorum, şiir yazıyorum ve uyanılmayacak bir rüyanın içinde hayal meyal senin yüzünü görüyorum. Yüzünün hatları silik, fakat saçların bir kucak alev gibi pırıl pırıl yanıyor. Meğerse seni nasıl, ne kadar seviyormuşum ve nasıl her şeyim senmişsin. Bir tek endişem var: Sen. İcap ederse nasıl olsa ben herhangi birtaş odada kalıbı dinlendireceğim. Sen ne olacak­ sın? Sen, karıcığım. Seni ne kadar mesut etmek isterdim. Nasıl en büyük bedbahtlığı benim yüzümden çektin ? Senin istikbalini, gençliğini nasıl mahvettim?
Dilek Bebe Aile perişan oldu tabii, mahvoldu. Atatürk'ün karısı olup da boşanan insanın ailesine karşı insanların davranış şekli değişiyor. Soyutlanıyor­sunuz. Aynı şekilde kalmıyor. Halam korkunç bedbin yaşıyor. Senelerce askerler kapısında bekliyor, kapıdan bile çıkamıyor. Yani normal hayat sürmesine de mani olunuyor. Bunlar yazılmamıştır ama doğru­dur. Akıllı, cin gibi, o askerleri atlatmak için, olduğu gibi kafasını kapa­tırmış tepeden aşağıya; gece yarısı, evin ütülerini yapan kadın gidiyor gibi kendini yollara vurup gazetelere yazı yazarmış, o şekilde para kazanmış, başka isimlerle, gizli gizli...
Reklam
Fatoş Güney Oğlumuz yeni yurumeye başlıyordu. Ben de büyük bir heyecanla mektupta ona haber verdim. Mektuplaşıyorduk sürekli. Ve o hafta ziyarete gelirken yürüteceğimi söyledim. Kısa bir avlu geçişimiz vardı, orada da askerlerle birlikte olurdu bütün ziyaretçiler. O kısa geçişte yürütmeyi deneyecektim. Çünkü orada yavaş yürümek de yasaktı. Hızlı geçmek zorunluluğu vardı avluyu. Ve Yılmaz bizi her ziyaret günü o dördüncü katın penceresinde beklerdi. O hafta avluyu geçer­ ken, küçük Yılmaz'ı indirdim kucağımdan, fakat o kadar minik adımlar atıyordu ki bütün ziyaretçilerin gerisinde kaldık. Tabii askerler hemen fark ettiler. Düdükler, "Hızlı yürüyün !" emirleri... Biraz oyalanmaya çalıştım ama olmadı, kucağıma almak zorunda kaldım. Ve yine biz hızla avluyu geçtik. Belki birkaç saniye babası, onun ilk yürüyüşünü ancak o şekilde görebildi.
Nâzım, Nihayet mektubun geldi. Tamam yedi gün onu bekledim. Hiçbir iş yapmadan... Hatta fazla konuşmadan, omuzlarım kalkık, yumrukla­rım sıkılı bekledim. Şimdi ben biraz daha rahatım. Asabım gevşedi. Şimdi sen benim kafamın içinde de bir odaya, bir iskemleye, bir ma­saya, bir karyolaya sahipsin. Bugüne kadar pis, dumanlı, küçücük bir vagonda sekiz kişi diz dize, bileklerinizde demir kelepçe gidiyordunuz. Siz benden evvel rahatladınız, ama benden çok eziyet çektiniz. Sen harikulade insansın Nazım. Hiçbir erkek, kadınını senin beni bahtiyar ettiğin kadar bahtiyar edememiştir. Seni öyle özledim ki, meğer haftada iki gün, bütün haftamı dolduruyormuş. Mektupla daha çok konuşuyoruz, ama seni göremiyorum, sesini duyamıyorum. Duy­mak ve görmek iki müthiş hassa... Bunlar tatmin edilirse insan birçok zevklerden mahrum olduğu halde hayattan memnun olabiliyor. Şimdi hayatımdan hiç memnun değilim Nazım. Daha hiçbir şeye karar ver­medim. Biraz şaşkınım. Bekleyeceğim. Kafam yerine gelsin, düşünece­ğim. Herhalde oraya gelirim. İyice düşünüp karar vereceğim. Sen de biraz oraları hakkında havadis ver. Bir kadın tek başına orada dediko­ dusuz yaşayabilir mi? Ellerinden öperim. Piraye
Ve nihayet son mektup, boşandığı eşi İpek'e... Yıllar önce beni seven, benim de sevdiğim eşsiz sevgilim... İpeğim... Canım İpeğim... Sana bazı günlerimizin hatırası olarak benden kalan biçare buse­yi bırakırım. Ne olur eşsiz sevgilim, aşkımızın eseri olan çocuklarımızı sen kabullen. Seni sevdim. Yanından uzak olsam da yine sana yakınım. Gerisi boş. Bir an için var, sonra yokuz. Ne olur kabir acımı paylaş. Seni severek sana veda ederim.
Sevgili Bedri, Romanya'dan mektup aldım. Evimiz bombalanmış. Yerle bir ol­muş. Annem iyiymiş. Ama beni çok görmek istiyormuş. Zavallı anne­ciğim. Onu şimdi çok daha iyi anlamaya başlıyorum. Dur yok... Durak yok... Dinlenmek yok... Uykusuz geçen, köleler gibi koşturduğum ge­celer!!! Bizim Torasancık bana neler neler ediyor, neler!! Üç gecedir öksürük onu rahat bırakmadı. Hiç doğru dürüst uyuyamadı. Herhal­ de diş çıkarıyor da ondan oluyor bütün bunlar! Çocuk, kaç gündür keyifsiz, kimseciklerin haberi yok... Hani bu çocuğu güya çok seviyor­lardı !! Yeri geldimi mangalda kül bırakmıyorlar... Allah'a şükürler ol­sun, cumartesi bana kocamı geri getirecek. Bu da beni yatıştırıyor. Dönmeni büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum. Sana en sevdiğin yemekleri hazırlayacak, karnını bir güzel doyuracağım. Sonra da seni benim canavarca tekniklerimle seveceğim ! Eren
Reklam
1,000 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.