Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yüzyılın Aşkları

Can Dündar

Yüzyılın Aşkları Sözleri ve Alıntıları

Yüzyılın Aşkları sözleri ve alıntılarını, Yüzyılın Aşkları kitap alıntılarını, Yüzyılın Aşkları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
18 Haziran 1955 günü hamileliğinin sekizinci ayında evde arkadaşlarıyla bezik oynarken aniden sancılandı. Kanaması baş­ ladı. Bebek erken geliyordu. Hemen arka odaya aldılar.
Savaş yıllarında konservatuvarda Hans Hay'dan üç yıl bo­yunca şan dersi aldı. Daha sonra da üç yıl yüksek opera eğitimi görecek ve 1944 yılında lirik soprano olarak mezun olacaktı.
Reklam
1930'da Aydın'ı ziyaret eden Atatürk'le tanıştı ve bu kez CHP milletvekili olarak Ankara'ya taşındı. Burada bir yandan Mec­lis'te çalışırken bir yandan da Hukuk Fakültesi'ne kaydola­rak öğrenciliğe başladı.
Mari için yapılmış tablolar­dan birinde Bedri Rahmi çırılçıplak sevgilisini, mavi bir atın terkisine atmış kaçırıyordu. Bazı resimlerinde ise Karadut, yansımasıyla öpüşürken çizilmişti. Bir portrenin altına ise şu dizeler yazılmıştı: Yalan dünya, yalan dünya Yalan dünya değilmisin? Cebişimi bin parçaya Bölen dünya değilmisin?
1929-1930 sezonunda İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ne kaydoldu. O gün önünde yepyeni bir dönem açıldı.
Ancak görüşmeler azaldıkça mektuplara da hasretten çok, geçim derdi, kaygılar ve hayal kırıklıkları yansır oldu. Kıştı. Piraye'nin oğlu Memet Fuat hastaydı. Piraye'nin kö­mür alacak parası yoktu. Ve Nazım, ağlamaklıydı:
Reklam
Selahattin Pınar, eşinin içinde yanan tutkuyu fark edince destekledi sahneye dönmesini. . . Ve Afife Jale, bu destekle ama­tör gruplarla sahneye çıkmaya başladı.
Bu kavgayla evden ayrılan Selahattin Pınar, 1919'da udu bırakıp tambura yöneldi.
Altın Pınar (Selahattin Pınar'ın yeğeni) Dedeme soruyorlar: "Üstadım, hocam, Selahattin nasıllar?" Dedem de pusu kurmuş bekliyor böyle bir soru sorulsun diye. Çünkü o da amcamın, babaannemden ut dersleri alıp -çok da güzel sesi var- şar­kı söylediğini falan duyuyor ama bu konudaki itirazlarını seslendirmi­ yor, ortamını bekliyor. Ve orada beklenen cevabı veriyor: "Selahattin çalgıcı oldu." Derhal ayağa fırlıyor amcam: "Babacığım rica ederim, ben çalgıcı değilim, sanatkarım." Tabii buz gibi bir hava esiyor. Ve de­ dem, "Hadi oradan," deyince kalkıyor, iskemleye asılı olan ceketini alıyor, kapıya geliyor ve, "Babacığım, bir gün gelecek benim adımla anılacaksınız," diyor. Gaz lambasını atıyor dedem. Yangını söndürü­yorlar. Amcam gidiyor. Gidiş o gidiş.
Önce üst kattaki yatak odasını XV. Louis tarzı yaldızlı sarı bir takımla döşedi. Sonra giriş katını, yine XV. Louis tarzı mavi koltuk takımlarıyla bir kabul salonu haline getirdi. Köşk'e, Saray'da yetişmiş bir aşçı ile bir hizmetkar getirtti. Garsonlara beyaz eldivenler giydirdi, protokol dersleri verdi. Ankaralı hanımlara bahçede kristal bardaklarda beş çayı ikram etti.
1.000 öğeden 871 ile 880 arasındakiler gösteriliyor.