19.Yüzyıl: İlerlemenin Çelişmeleri

Yüzyılların Gerçeği Ve Mirası V

Server Tanilli

Yüzyılların Gerçeği Ve Mirası V Quotes

You can find Yüzyılların Gerçeği Ve Mirası V quotes, Yüzyılların Gerçeği Ve Mirası V book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Francesco Crispi’nin, 1888’de söylediği şu sözler pek bilinir: “Sömürgeler, modern yaşamın bir zorunluluğudur.” Ama daha da çarpıcı olan, Eugene Etienne’in, 1897’de Temps gazetesindeki bir makalesinde söyledikleridir: “Her sömürge girişimine uygulanacak tek ölçüt, onun sağlayacağı fayda, metropole akacak olan kazanç ve yararların toplamıdır.” Bu sözlerin tiksindiriciliğine ekleyecek hiçbir şey yoktur.
Fustel, “Tarih, bir sanat değil, tam anlamıyla bir bilimdir” Renan “Tarih, bir bilim olduğu kadar, bir sanattır da.”
Reklam
Avrupalıların büyük bir bölümü, iyi beslenemedikleri için pek az dirençlidirler; ve hastalıklar karşısında, Asyalı ya da Afrikalılardan pek daha iyi durumda değildirler. 1830’dan sonra, Fransa’da Lille’de, çocuklar 5 yaşını aşmaz; Mulhouse’da ortalama ömür uzunluğu, sadece yirmi ikidir Binlerce yoksulun toprağa gömülmesi için kötü bir hasat yeterlidir.
1815-1914: Bu iki tarih arasındaki zaman parçasına XIX.Yy diyoruz. Diyoruz ama, sonra Marc Bloch’un sözleri geliyor aklımıza: Büyük tarihçi, “zamana dayalı sınıflandırmalarımızın ortaya çıkardığı karışıklıklar”a bakıp, “sahte etiketler” diye adlandırıyordu
Romantik gençlik, sanatçının boğuştuğu çetin yaşam koşullarına karşı çıkıyordu. Millet gibi bir sanatçı, yaşamını kazanmak için dükkân tabelası da boyar. Kimisi, sipariş elde etmek için düpedüz teslim olur. Flandrin’in ve Chasseriau’nun akademik tablolarıdır hoşa giden; ama Oruans’daki Gömülüş, 1855’teki sergiye kabul edilmez ve Courbet bir barakada gösterir resimlerini, jüriler de Manet’nin çalışmalarına güleryüzle bakmazlar. Kötülük Çiçekleri ile Madame Bovary, Therese Raquin ile Madelaine Ferat, arkasından da Meyhane, örflere saygısızlık ettikleri gerekçesiyle koğuşturmaya uğrarlar. Kimi bağımsız zekâlar, kendilerine çevrilmiş kuşkulu bakışlara karşı sertleşirler ve öç alıcı oklar fırlatırlar çevrelerine. Burjuva dünyasının kıyıcığına gelip sığışmış, dahası oraya atılmış bir yaşamı dile getirmek üzere, Murger, Bohem Yaşamından Sahneler adlı ünlü eserini işte o sıralarda yazacaktır. Montmartre ile Montparnasse, Paris’in ortasında başkaldırırlar. Şöhretler, artık salonlarda ve zenginler arasında değil, kahvelerde ve tavan aralarında oluşur, dahası, öyle bir an gelir ki, bu sığınaklarda konuşulan dili bile genel izleyici anlayamaz olur: Bir alev, küçük bir meraklı çevresi için parlar ve kente ışığını serpmez.
Muhammed’in dini, evrensel bir anlayışa yanıt veriyor kuşkusuz: Dar ül-İslam, bütün dünyayı kucaklar. Böylece, çok çeşitli halklar bir araya gelmiş bulunmaktadır. Ne var ki, kendi inancını yayma çabası bir milliyetçilik değildir. Araplaştırma ve İslam iki ayrı şeydir. Kuran dili ve klasik bir dil olarak Arapça, yerel dillerin yerine geçmez. Fıkıh’a, yani İslam hukukunun karşısına, sık sık dünyasal örf ve adet hukuku dikilir. Müslüman devletin birbirinden farklı etnik grupları içine almadığı durumlar nadirdir; Hıristiyanlar ve Yahudiler ise, bir haylidir.
Reklam
95 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.