Yüzyıllık Yalnızlık Reviews
You can find Yüzyıllık Yalnızlık reviews, Yüzyıllık Yalnızlık book reviews, Yüzyıllık Yalnızlık ratings on 1000Kitap.
Açıkçası nasıl başlayacağımı bilmiyorum, beni çok etkileyen bir kitap olmasına rağmen nasıl başlamam gerektiğine karar veremedim çünkü kafamda deli sesler - şunu unutma mutlaka yaz, burası çok önemli- o yüzden Gabriel Garcia Marouez’i kutluyorum okurunu nasıl altüst edeceğini çok iyi biliyor. Şaşılacak derecede karışık olmasına rağmen romanın sizi
Yalnızlık hem de kalabalık bir aile içinde yüzyıllık yalnızlıklara gömülmüş bireyler.Odasına çekilmiş, bulduğu meşguliyetlerle cebelleşen ve yalnızlığa hapsolmuş insanlar.Bu insanlar ki kaderin elinde oyuncak olmuş isimlerin onlara verdiği bahtsızlık ve mutsuzlukla şehvetin esiri olmuş.Büyüklerinin kirlettiği yaşamı onlardan miras alıp devam ettirmişler.Mutsuzluğun ,çaresizliğin en yoğun olduğu zamanlarda evleri temizleyip kötü havayı,ruhu çiçeklere bakarak,böcekleri,karıncaları öldürerek kovmayı çalışmışlar.Ama mutsuzluk mutsuzluğu mıknatıs gibi kendine çekmiş ve Buendia ailesinin peşini hiç bırakmamış.Ölümünü bekleyen,ölümün yaklaştığını hisseden ve bunun için kendi kefenini hazırlayan kahramanlar da dikkat çekici .Sevgiyi ,aşkı şehvet ve tutkudan ibaret sanan fakat sevgisiz insanlardan oluşan bireyler…Ketum,gaddar,ruhsuz bir aile
Yazar her kahramanı kitabın baş kahramanı yaparak o kahramanın hayatını derinlemesine işlemiştir.Her kahramanın bir hikayesi var.Tabii yazar bu hayatları bize verirken mitleri,kapitalizmin getirdiklerini ve götürdüklerini de es geçmemiş.Macondo’ya gelen ilk tren,sinema,tiyatro,uçak,sal,tekne,Muz şirketi…. Kahramanların yoğunluğu ve isimlerinin benzerliği kitabı okumakta okuru zorlamakla birlikte bıraktığı lezzet azımsanmayacak kadar fazla. Aslında hepimiz kendi yalnızlığımızı yüreğimizin içinde ,kalbimizin odacıklarında,yaşıyoruz,yaşamaya devam ediyoruz. Yalnızlıkların bizi yanlışlara sürüklemeden yaşanması dileğiyle…
Kitabı okumak için elime aldığımda karakterlerin birbirine o kadar çok benzediğini gördüm ki ilk sayfalarda sürekli başa dönmek zorunda kaldım.
Ailenin baş kahramanları Jose Arcadio ve Ursula amca çocuklarıdır. Birbirlerine aşık olurlar ve evlenirler ama kasabalılar evlenmelerini istemez çünkü evlenilerse doğacak çocukları domuz kuyruklu olacağı söylenir tabi böyle bir şey olmaz . Aile büyüdükçe birçok olaya şahit olurlar bir dönem unutkanlık hastalığına yakalanır tüm aile daha sonra bütün nesnelere isim bulamadıkları için işaretle gösterecek eşyaları almak isterler ilerleyen zamanlarda sel baskınlarına, 12 yıl devam eden yağmurlara,salgın hastalıklara evlerde dolaşan daha önceden yaşanmış akrabalarının ruhlarının dolaşmasına eşyaların kendiliğinden hareket ettiğine şahit olurlar. Evin reisi büyükbabanın kestane ağacının altında çürüyen ömrü ve Ursula'nın 112 yaşına kadar yaşaması bütün bunlar gerçekleşirken birçok olaya şahit oluyorsunuz. Sanki geçmiş yıllarda yaşayan insanlar ve şu anki yaşayan insanların aynı zaman diliminde yaşadığını hissederek okuyorsunuz. #isabelallende 'nin #ruhlarevi kitabından ne kadar etkilendiysem. #yüzyıllıkyalnızlık kitabın benzerliğini duyunca okumak istedim. İyiki okumuşum dediğim büyüleyici kitaplar arasında yerini aldı. Tavsiyemdir kitap dostlarım.
Buendia Ailesi
Buendia ailesinin bir dizi maceralarını, serüvenlerini, talihsizliklerini ve yüzyıllık yalnızlığını okuyoruz. Bunca zamandır okuduğum ve beni derinden sarsan kitapların en üstüne yerleşti. Kitaba yeni başladıysanız hiç ara vermeden en kısa sürede okuyun yoksa hikayeden kopuyorsunuz, ben 5 gün gibi bir sürede bitirdim ve çok beğendim. İlerleyen sayfalarda spoiler vermese okuyucu heyecanı dorukta yaşayabilirdi diye düşünüyorum. Zaman olgusunun olmamasıyla tahminime göre 1910’lar olabilir, trenin gelmesi, uçağın tasarlanması, muz faciası, kolonileşmeden sonra yerel köy oluşumu gibi. Buendia ailesi küçük bir Lut kavmi gibi, küçük çocuklarla evlenmek, ensest ilişki, nerde ne kadar ahlaksızlık varsa hepsi bunlarda. Tahminime göre , Hristiyanlık inançlarına göre Buendia ailesi Yedi Büyük Günah işlediği için yüzyıllık yalnızlığa mahkum edildi. Kitabı okumadan önce okuduğum incelemelere göre soy ağacı çok kafa karıştırıyormuş, okumayı zorlaştırıyormuş, fakat ben hiç denildiği şeylerle karşılaşmadım, su gibi akıp gitti. Ve son olarak, evet Tanrı var.
Aşırı yavaş ilerlemesine ve karakterlerin isimlerindeki karmaşaya rağmen sabredip bitirdiğim bir kitap oldu ama kitap bitiminde asla pişman olmadım, aksine iyi ki okumuşum dedim yani kitabın sonu beni tatmin etti. Bu sayede Hristiyanlıktaki yedi ölümcül günahı karakterler üzerinden gözlemleyebilmiş oldum.
“BURASI MUZ CUMHURİYETİ DEĞİL!!”
Okuduktan sonra şunu farketmiştim ki bahsettiğimiz kitap hatrı sayılır bir biçimde mantık gelişimine karakter isimleri olsun olayların gelişimindeki karışıklıklar olsun katkıda bulunuyor. Eğer kitabı okumaya başlarsanız size de benim gibi sabredip sonuna kadar okumanızı tavsiye ederim size temin ederim ki bitirince “İyi ki okumuşum” dedirtecek bir kitap..
Dünya siyasetiyle ilginenenler için kitap ayrı bir güzel gelebilir çünkü kitap İspanya iç savaşı ile iç içe geçmiş bir roman. Bazı püf noktaları kaçırmış olabilirim bu yüzden.
Kitap bir soyağacı resmi ile başlıyor ancak buna takılmayın, herkes oğluna babasının ismini verdiği için aynı 2 isim sürekli tekrarlıyor, okudukça kişileri tanıyorsunuz. Kitap bazı uzun sıkıcı noktaları olsa da oldukça vurucu noktalara da sahip. Bazen şaşırmaktan tüyler ürpertiyor. Biraz mitleri de içeren ve anlamını kavrayamadığım birçok güzel noktası olduğunu da hissetiğim bir kitap. Kitapta bir Eyşan karakterimiz de var aynı zamanda.