Zaman Makinesi

H. G. Wells

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Time traveller
Filby düşüncelere daldı. "Gerçek bir cismin," diye devam etti Zaman Yolcusu, "dört boyutu olması gerekir. En, boy, hacim ve süreklilik. Ama insan doğasının size biraz dan açıklayacağım bir kusuru yüzünden bu hakikati görmezden gelmeye meyilliyizdir. Gerçekte dört boyut vardır; bunlardan üçü uzamın üç düzlemidir; dördüncüsü ise zamandır. Fakat bu ilk üç boyutla sonuncu boyut arasında gerçek dışı bir ayrım yapma eğilimi gösteririz çünkü bilincimiz, hayatımızın başından sonuna kadar, zaman boyutunda aralıklı olarak tek bir yöne hareket eder."
Sayfa 8 - Öyle mi Time traveller 4040:)Kitabı okudu
" İnsanlık resmen intihar etmişti. "
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Aklıma gelmişken söyleyeyim, sadece meyveyle besleniyorlardı. Bu uzak geleceğin insanları katı birer vejetaryenlerdi ve onlarlayken ben de arada sırada müthiş bir et yeme isteği duysam da meyve ile beslenmek zorunda kaldım. Sonraları atların, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların ve köpeklerin de İhtiyozorlar' gibi neslinin tükendiğinin farkına vardım.
Biyoloji bilimi baştan sona bir hatadan ibaret değilse insan zekâsının ve yaşama gücünün sebebi nedir? zorluk ve özgürlüktür; etkin, güçlü ve zeki olanın hayatta kalıp zayıfların elendiği koşullardır; yetenekli insanların sadakatle kurdukları birlikleri, nefse hâkim olunmasını, sabrı ve karar vermeyi önemli kılan koşullar... Aile kurumu ve ailede oluşan duygular, acımasız kıskançlık, çocuğa gösterilen şefkat, ebeveynlerin adanmışlığı; tüm bu duygular gençliğin muhtemel tehlikeleriyle doğrulanıp desteklenir. Peki, şimdi nerededir bu muhtemel tehlikeler? Eşlerin birbirini kıskanmasına, anneliğin güçlüklerine, her türden tutkuya karşı çıkılması fikri gittikçe gelişecektir; bu düşünceye göre tüm bu tutkular artık gereksizdir ve bizleri rahatsız edici unsurlara, hayatta kalan vahşilere dönüştürecek, seçkin ve tatminkar bir hayata ekilmiş nifak tohumları haline getirecektir.
insanlığın gün batımı
Bu insanların ne kadar rahat ve güvenli yaşadıklarını görünce cinsiyetlerin birbirine bu kadar yakından benzemesinin doğal olduğunu düşündüm. Ne de olsa erkeğin gücüyle kadının şefkati ve aile kurumuyla cinsiyet özeliklerine göre iş bölümü, fiziksel kuvvete dayalı bir çağda verilen hayat mücadelesinin zorunluluklarından ibarettir. Oysa nüfusun yeterli ve dengeli olduğu bir yerde fazla doğumun devlete faydadan çok zararı dokunur: nadiren şiddetle karşılaşılan ve çocukların güvenliğinin sağlandığı bir ortamda etkin bir aile kurumuna pek az gerek vardır; hatta hiç ihtiyaç duyulmadığı söylenebilir. Çocukların ihtiyaçlarına göre şekillenen, cinsiyetler arasındaki iş bölümü de ortadan kalkar. İlk örneklerini bugünden görmeye başladığımız bu süreç gelecekte tamamlanmıştı. Bunların o andaki düşüncelerim olduğunu hatırlatırım. Sonraları bu fikirlerin gerçekten ne kadar uzak düştüklerini anladım.
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.