Eniştem " Bak" diyor " eğer nesneler boşluktan ibaretseler o zaman bu portakalın elimde olduğunu nasıl? Hissedebiliyorum.
Dokunuyorum işte ona , hatta yerim de , yutarım da ; sen buna cevap bul bakalım.
Zihin portakalı düşünüp görüp işitip koklayıp tadıp dokunup bu portakaldır dedirtiyor sana; ama zihin olmasaydı sen o portakalı göremez, işitemez, koklayamaz, tadamazdın, hatta aklından bile geçmezdi bi portakal düşüncesi ; yani o, o portakal , varoluşunu senin zihnine borçludur ! Anlamıyor musun? Kendi başına hiç bi şeydir o . Hep zihnimizde bunlar aslında , zihinde gördüğün bi şey . Yani boşluktur uyanık bi boşluk.
1950'li yıllarda ABD başlayan doğu felsefesine ilgi rüzgarı birçok Amerikalı gencin evlerini ve okullarını terk edip , tekdüze hayata isyan etmesine neden oldu.
Filmlerde gördüğünüz trenlere kaçak olarak binen ve ordan oraya savrulan gençlerin hikayesi..
Oysa. Zen'le derinlemesine ilgilenmem 15 yıl sonra Türkiye'de olmuştur: Hindistan, Çin'den ,Japonya'dan ABD'den Türkiye'ye sarkan Zen'le
Ve ben , 25 yıl sonra Kerouac'ı çeviriyorum. Kerouac anlatsın Zen'i size . Kimileriniz için bir başlangıç olacak bu . Sonra
ve Zen'le ilgili öbür kitapları okursunuz.
Ve Zen nedir ? Kendinizi bulgularsınız. Zen ustaları "sözcüklerin ötesinde" diye nitelendiriyorlar Zen'i . Sözcüklerle üretilen kitaplardan Zen öğrenebilir miyiz? Olsa olsa bir aşın tarifi yapar gibidir bu kitaplar . Aşı yiyen bilir.! Henüz tatmadıysanız , mideniz yeterince sağlamsa -dilerim siz de tadasınız . Okumanın yanında bir de yaşayarak!...
Şimdiden "Afiyet olsun! " derim.
Nevzat Erkemen
Temmuz 1982 Zincirli kuyu