Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Zen' in Eti Zen' in Kemiği

Paul Reps

Zen' in Eti Zen' in Kemiği Sözleri ve Alıntıları

Zen' in Eti Zen' in Kemiği sözleri ve alıntılarını, Zen' in Eti Zen' in Kemiği kitap alıntılarını, Zen' in Eti Zen' in Kemiği en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sessiz Durmayı Öğrenmek
Tendai okulu öğrencileri, Zen Japonya'ya gelmeden önce de meditasyonu bilirlerdi. Bunlardan dört sıkıfıkı arkadaş, yedi gün birbiriyle konuşmamaya ant içerler. Birinci gün hepsi sessizdir. Meditasyonları kusursuz bir başlangıç yapmıştır. Ne var, gece gelende lambaların yağı bitip de oda kararanda, öğrencilerden biri kendisini tuta­maz, seslenir bir uşağa: «Yağ koysana lambaya!» ikinci öğrenci birincisinin konuşmasına şaşar, «Hani konuşmayacaktık!» diye atılır. «İkiniz de aptalsınız. Neden konuştunuz?,. derken üçün­cüsü, Konuşmayan bir ben kaldım.» demez mi dördün­cüsü!..
Reklam
Bahçedeki Meşe Ağacı
Keşişin biri tutar, Bodhidharma Çin'e ne diye gelmiştir diye, Joshu'ya sorar. Joshu yanıtlar: "Bahçedeki meşe ağacı." Mumon'un yorumu: Joshu'nun yanıtını anlayabilirseniz, Joshu'dan önce Shakyamuni Buda diye birisi gelmemiştir ve gelecekte de öyle biri çıkmayacaktır. Sözcükler her bir şeyi anlatabilir mi ki! Sözcükler belirtemez yüreğindeki sesi. Sözcüğün anlamını sözlükten arıyorsan, Ve meramını sözcüklerle anlatmaya çabalıyorsan, aydınlanmaya bu yaşamda kavuşamazsın.
Komşuları, Zen ustası Hakuin'i sade bir yaşam sürdüğü için severler, överlermiş. Ustanın yakınlarında, anası ve babası bakkal dükkanı işleten güzel bir Japon kızı oturmaktadır. Bir gün, ana ve babası, kızın gebe olduğunu öğrenirler. Öfkelenirler. Kız bir türlü erkeğin kimliğini açığa vur­maz. Ama. epey sıkıştırmadan sonra, Hakuin'in yaptığım söyler. Küplere binen ana ve baba, ustaya koşarlar. Hakuin, onları dinledikten sonra, •Öyle mi?» der, başka bir şey de­mez. Çocuk doğunca Hakuin'e götürülür. Saygın Zen ustası artık ününü yitirmiştir. Aldırış ettiği yoktur. Çocuğu çok iyi yetiştirir. Komşularından süt ile küçüğün gereksindiği her şeyi sağlar. Ertesi yıl genç ana dayanamaz. Ana ve babasına ger­çeği, küçüğün babasının balık pazarında çalışan bir deli­kanlı olduğunu anlatır. Kızın ana ve babası Hakuin'e koşarlar, uzun uzadıya özür dilerler; bağışlanmalarını ve çocuğu geri vermesini is­terler. Hakuin ses çıkarmaz. Çocuğu uzatırken. Öyle mi: der. başka bir şey demez.
Bir balık gider, balıklar ecesine sorar: Hep deniz deniz derler işitir dururum. Nedir Allahaşkına bu deniz? Nerde bulurum? Balıklar ecesi açıklar: ''Varlığın denizdedir senin; İçinde yaşıyor, devinip duruyorsun ya! İçin dışın deniz senin. Denizdir seni oluşturan, denizdir sonunda dönüşeceğin. Kendi varlığın gibi çevirmiştir seni deniz.''
Reklam
Nedir Zen?
Bir yanıt: İnayet Han'ın anlattığı bir Hint öyküsü vardır. Bir balık gider balıklar ecesine, ve sorar: «Hep deniz deniz derler - işitir dururum. Nedir Allahaşkına şu deniz? Ner­de bulunur? Balıklar ecesi açıklar: «Varlığın deniz.dedir senin; için­de yaşıyor, devinip duruyorsun ya! İçin dışın deniz senin. Denizdir seni oluşturan, ve denizdir sonunda dönüşeceğin. Kendi varlığın gibi çevirmiştir seni deniz.
Bağlanmamak
T'ang soyu çağının Çinli ustası Zengetsu öğrencilerine ba­kın ne öğütler döktürmüş: Yeryüzünde yaşamak ama yeryüzünün tozuna bulaşıp bağımlılık oluşturmamaktır gerçek Zen öğrencisinin yolu. Birisinin iyi bir hareketine tanık olduğunda, onu örnek almak için kendini yüreklendir. Bir başkasının yanlış hare­ketini duyarsan, ona benzememeye çalış. Karanlık bir odada yalnız başına olsan da karşında soy­lu bir konuk varmış gibi davran. Duygularını açığa vur, ama gerçek yaradılışındakinden fazlasını ifade etmek için çabalama. Yoksulluğunu hazine say. Kolay yaşamla değiş tokuş etme onu. Bir kimse alık gözükebilir, ama belki de öyle değildir. Bilgeliğini korumak olabilir amacı, salt. Erdemler, özdüzencenin ürünüdür; yağmur ya da kar gibi kendiliğinden düşmez gökten yere. Alçakgönüllülük tüm erdemlerin temelidir. Bırak kom­şuların keşfetsin seni, sen çabalama göstermeye kendini. Soylu yürek öne sürmez kendini. Sözcükleri nadir inci­ler gibi seyrek görülür; değerleri çok yüksektir: İçtenlikli bir öğrencinin her günü kutlu gündür. Za­man yürür ama, o geri kalmaz. Ne utku ne de utanç, öyle­sini sarsamaz. Kendini suçla; başkalarını değil! Doğruyu yanlışı tar­tışma! Kimi şeyler, doğru da olsa, kuşaklar boyunca yanlış sayılmışlardır. Doğruluğun değeri ortaya yüzyıllar sonra çıkabileceği için, birdenbire anlaşılma özlemine gerek kal­maz. Yaşamında erek olsun! Ama sonuçlan, evrenin ulu ya­sasına bırak. Her gününü dingin düşünceyle geçir.
Hui Neng: Aydınlanan için ağaç yoktur; Parlak ayna da bir dayanak değildir.
Kırbaç, ip, insan, boğa - tümü yiter Yok-luk'ta. Bu evren öyle ulu; bozulmaz ne yapılsa. N'apar bir kar tanesi dev yangın karşısında? Böyledir işte izi, pirlerin, derim sana.
Sayfa 148 - Yol yayınları Baskı tarihi : Mart 1990 8. HEM BOĞAYI HEM DE KENDİNİ AŞIŞ
Reklam
Yel Değil, Bayrak Değil
İki keşiş bir bayrağa bakıp tartışmaktadırlar. Birisi: «Bayrak dalgalanıyor.» der. Öteki: «Yel esiyor.» der. Altıncı pir oradan geçmektedir. Ve onlara şöyle den Yel değil, bayrak değil, zihnindir dalgalanıp esen. Mumon'un :yorumu: Altıncı pir ne demiş: «Yel esmiyor, bay­rak dalgalanmıyor. Zihnin dalgalanıyor, esiyor.• demiş. Ne demek istemiş acaba? Bunun özüne varabilirseniz, oracık­ta demir almaya çalışırken altınlara konan o iki keşişi gö­rürsünüz. Altıncı pir o iki kaz kafayı görmeye katlanamamış da zengin edivermiş onları. Yel, bayrak, zihin eser. Bunların anlamı bir. Açılınca ağzımız; Yanlışlık başlayıverir.
Yeryüzünün En Değerli Nesnesi
Çinli Zen ustası Sozan'a bir öğrencisi sorar: «Yeryüzünün en değerli nesnesi nedir?» diye. Usta yanıtını bastırır: «Ölmüş kedi kafası!» Sürdürür sormayı öğrencisi: «Ölmüş kedi kafası neden yeryüzünün en değerli nesnesidir?» Sozan'ın yanıtı, «Ederi bilinemez de ondan!» der.
Son Şaplak
Tangen çocukluğundan beri Sengai'yle sürdürmüştür uğra­şını. Yirmisinden sonra öğretmeninden ayrılmak, biraz da başkalarını tanımak ister; ama Sengai izin vermez. Konuyu her açışında Tangen tokadı yer. Sonunda Tangen, Sengai'den izin koparması için eski­lerden bir öğrenciye yalvarır. O da ağalığını gösterir. Sen­gai'yle görüştükten sonra döner, Tangen'e bilgi verir: «Se­vin Oldu bu iş. Artık yolun açıktır ... Tangen gidip, izin verdiği için, Sengai'ye teşekkür eder. Ustanın yanıtı bir tokat daha atmak olur. Tangen öğrenci ağasına duyurunca bu olanları, öteki: "'Ne oluyor be! Sengai dün olur dediğine bugün nasıl olmaz der? Gidip bir görüşeyim.··" der. Ustaya çıkar. «Durum değişmedi ki!» der Sengai, «Yalnızca, son bir şaplak atayım dedim yanacığına. Çünkü dönünce aydınlan­mış olacak. Nasıl vururum bir daha ona?»
AMBAN'IN EKİ
Amban keşiş falan değildir, ama Zen'e ilgi duymaktadır. Bir gün şunları söyler: «Mumon'un, kırk sekiz koanı bir ara­ya getirip Geçitsiz Geçit adını verdiği kitap çıktı. Okudum. Mumon, bu kitabında, eski pirlerin sözlerine, edimlerine verip veriştirmekte. Aklınca muziplik yapıyor. Hani köşe,. başlarında yaşlı lokmacılar vardır, lokma satacağım diye
Boileau: Hayvanlar da üniversiteye gider mi?
Buda yaradılışı var mı bir köpekte? En ciddi soru da budur işte. Evet ya da hayır dersen, Kendi Buda-yaradılışını yitirirsin.
Sayfa 98 - Yol yayınları
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.