Demek sevmek böyle bir şeymiş, diye düşündü. Hiçbir mantığı yoktu, Teddy bu kadını neredeyse hiç tanımıyordu. Ama bu hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Sanki tanıdığı, sanki -her nasılsa- doğmadan önce bile tanıdığı bir kadınla karşılaşmıştı.
"Dolores uykusunda çok kıpırdanırdı ve eli, abartmıyorum, her on seferin yedisinde yüzüme çarpardı. Ağzıma ve burnuma. Küt diye bir ses gelirdi ve bir bakardım ki Dolores'in eli suratımın ortasında. Tutup kaldırırdım, hatta bazen sert bir şekilde. Güzel bir uyku uyuyorum, sonra bir bakıyorum, küüüt, uyanmışım. Bazen de öylece bırakırdım. Öper, koklardım. Kokusunu içime çekerdim. Şimdi yüzümdeki o eli geri getirebilmek için Doktor, her şeyimi verirdim."
Gazeteler karısına son olarak onu sevdiğini söylediğini yazdı. Yalan.
Söylediği son söz...
"Tanrı aşkına Dolores, kendine gel artık. Sorumlulukların var. Biraz da bunları düşün, tamam mı? Ve kahrolası kafanı topla."