Aziz Nesin'in öykülerini okurken genelde karakterin ismini değiştirmem zor olmuyor, çünkü çevremde ya da yakınlarımın aracılığıyla onlara benzer kişilerin varlığından haberdar oluyorum, ne yazık ki. Hatta bu kitabında da öyküye başlarken ben şu ismi söyleyeyim ama siz kim olduğunu bilirsiniz tarzında bir tabirle başlıyor ve siz hemen boşluğu dolduruyorsunuz. İlk okumaya başladığım zamanları düşünüyorum da aradan kaç yıl geçmiş olmasına rağmen öykülerinin verdiği gerçeklik hiç azalmıyor aksine katlanarak artıyor. Bir kere okudum diyerek rafa kaldırmak yerine belli zaman aralıklarında -5-10 yıl örneğin- okuduğunuzda aldığınız tat da o oranla değerlenecek ve değişecektir. İlk okuduğum zamanlar yaşımın verdiği çocukluktan olsa gerek sadece gülerdim, bana eğlenceli gelirdi, sonra büyüdüm ve tekrar okudum vay be aslında şuna atıf yapıyormuş ben görüneni okumuşum sadece dedim ve çocuk aklıma güldüm bu sefer de. Eminim ki, hala anlatmak istediği birçok şeyi tam anlamıyla alamıyorum, daha çok okumam ve onun konu ettiği zamanları bilmem gerekir. Kısacası, benim okumalarıma daha çok misafir olacak ve düşüncelerim arasında uçurumlar oluşturacak diye düşünüyorum. :)
Bu seçilmiş öyküler kitabında da, toplumun aksak yönlerine, akılcı geçinenlere, başkalarını ezip yükselmeye çalışanlara, en namuslu kendileri geçinenlere, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın ben keyfime bakayım diyenlere ve bunun gibi nicelerine bakış atacaksınız.