Tokat'a üniversite için gitmiş bir öğrenci olan Uğur'un ilk aşkını okuyoruz kitapta. Adından da anlaşıldığı gibi kızımız Zülal. Zülal'i ilk gördüğünde aşık olan Uğur, aşkından şiirler yazmaya başlıyor. Bu şiirleri sosyal medya hesabında yayınlarak karşılık alamadığı kıza ulaşmaya çalışıyor. Zülal'e olan aşkını bütün fakülte biliyor hatta diğer kızlar bu şiirlerin yazıldığı kızı merak edip Zülal'i görmeye falan gidiyorlar. Bütün bunlara rağmen Zülal yine Uğur'a karşılık vermiyor. Kitabın sonuna doğru karşılık vermemesinin sebebini öğreniyoruz.
Öncelikle kitabı okurken üniversite yıllarımı yeniden yaşadım, özellikle o minibüs bölümlerinde... Başka bir konu ise aslen Tokatlı olarak kitabı okurken memleketimden bir şeyler bulmak beni mutlu etti.
Kitap aralarına serpiştirilmiş şiirler ise kitabın kalbiydi benim için. Hepsi çok hoş, çok içten yazılmıştı.
Üniversite bittikten sonra Şırnak'ta öğretmenlik yapmaya başlayan Uğur, sevdiceği Zülal'e hiç göndermeyeceği mektuplar yazıyor. O mektuplar beni çok hüzünlendirdi. Uğur'un çaresizliğini yüreğimde hissettim. Kitabı okumaya ilk başladığımda çok sıradan, herkesin yaşadığı şeyler demiştim ancak kitabı bitirmeye yakın farkettim ki Uğur'un o saf ve temiz duyguları beni çok etkilemiş. Kitabın kapağını çok hüzünlü bir şekilde kapattım. Gerçek, karşılıksız, saf bir aşk hikayesi okumak isteyen herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir kitap Zülal. Emeğinize sağlık. @yunus34erdem