Zürafa Tozu

Erim Şişman
İnsanlık, açık kahverengi bir bataklık idi.
Soludukları havayı bile kirletmiş bu insanlar; çocuklarını, oyun oynarken üstlerini pislettikleri için dövecek kadar sapıktı.
Reklam
Yıllar geçti büyüdüm. Öldürülen hayvanlar gördüm. Kör kediler, topal köpekler sevdim. İnsanlar gördüm. Şişman küçük bir çocuğun dişlerinin arasına sıkışmış yemek parçaları kadar sevimsiz karakterlerle tanıştım. Biraz daha büyüdüğümde tüm ergenler gibi ben de insanlardan tiksinmeye başladım. Kısa süre içinde tüm insanlarda tiksinen ergenlerden de tiksinmeye başladım.
Bir masal kahramanına dönüşerek gideceğim bu dünyadan.
Ölümüm; yaşamıma yaptığım devrim, hüznüm; evrimim, Zürafa tozu evrenim oldu.
Reklam
İnsanoğlu ne bulduysa başına iş açtı. Tekeri buldu; kazalar yapıp öldü, öldürdü. Ateşi buldu; aydınları yaktı, ormanları yaktı. Ben de sevdiğim kadını yaktım.
Ormanda kayıp bir ağaç, Hayalperest bir amaç, Ruj bulaşmış izmarit gibiyim. İdam öncesi yemek, Boşa giden bir emek, Unutulmuş bir adamın bedeniyim. Ah o pahalı gökdelenlerden Atlasam balıklama Afilli bir ceset Olur muyum acaba?
Reklam
“Sevdiğim şeyleri yapmak” için nefret ettiğim şeyleri yapmaya başlamam lazım. Para kazandıracak işlerden bahsediyorum. Ucuz bir takım elbiseyle işe başlayıp, pahalı takım elbise giyen adamlardan zulüm görmek gibi mesela.
Doğmadan önceki yuvamız, öldükten sonra gideceğimiz köyümüz, bilinçaltımıza açılan pencereler… O pencereyi topa abanan bir çocuk kırmıştır belki, Arap kızı kendini aşağıya bırakmış olabilir mi o pencereden?
Bedenimde yıllarca süren huzurlu diktatörlüğüm bitti.  
Kendi türünü hatta kendini katledecek kadar da hasta ruhlu bir virüstü insan. Bu yüzden ben, dev bir salyangozun atomunda yaşayan, insan kürkü giymiş bir salyangoz olma düşüncesini benimsedim. Bu düşünce bana inanılmaz derecede özgüven verici geliyordu.
İçinde bulunduğum yüzyıl, doğayı korumak için para gerektirecek kadar iğrenç olduğundan kulaklarımı ve ağzımı kapattım. Gözlerimi sadece Zürafa için açık tuttum.
Resim