kitapkolik_birkiz

Ahlakı ölmüş bir insan ahlaksız yaşar ama vicdanını kendi elleriyle öldürmüş bir insan günden güne erir, ölmeyi bekler. Benim dinim de, ahlakım da, kültürüm de vicdanımdı. Eğer onu kendime küstürürsem bir ömür acı çekecektim.
Reklam
Düştüğü kuyunun dibinde attığı sessiz çığlıkların duyulduğunu fark etmişti. O çığlıklar duyulsun diye atılmayalı çok oluyordu. O yüzdendi canına kıymak isteyişi.Koca dünyanın bir kız çocuğuna sağır oluşunu izledim. Koca dünya en çok çocuklara ve kadınlara sağır olurdu zaten, en çok da kız çocuklarına.
Onunla tekrar karşılaşırsam ne olacağını hep merak ederdim. Hüzün, pişmanlık ya da özlem duyacağımı düşünüyordum. Yıllarca arkadaş ve sevgili olmuştuk, iki insan yollarını ayırdığı için duygular öylece yok olup gitmezdi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanın eğilmez ve bükülmez bir hale gelmesinin, tüm duyguları dondurmaya çalışmasının ironik bir yanı vardı. O kişinin paramparça olması için doğru yere iyi bir darbenin inmesi yeterliydi. 
Zimri yavaşça ona doğru bir adım attı. “Seni seviyorum, Arabessa. O kadar çok seviyorum ki, sadece parçalarına tutunmak bile beni bunca yıl mutlu etti.Ancak sakladığın çok fazla yanın olduğunu biliyorum. Ailenden sakladığımız çok şey var. Ama bunu sonsuza kadar sürdüremem. Sana kısmen değer veremem, sevgimi yarıda kesemem. Bu denizin dalgalarıyla kıyıya uzanmamasını istemek gibi bir şey olur. Ben sonsuza kadar sana ulaşmaya çalışacağım, Arabessa.Fakat kendime sürekli senin bana uzanıp uzanmayacağını soruyorum. 
Reklam
Çünkü… diye haykırmak istiyordu Arabessa. Sen dikkatimi en çok dağıtan ve en çok zevk aldığım şeysin. Çünkü pratik yapmak yerine kum düşlerimi seninle uzanarak geçirmek istiyorum….
"Yapmayacağım. Her neye alıştıysan, ya da her kime alıştıysan. Gözlerindeki o hüzünlü bakıştan her ne sorumluysa... O ben değilim, ben öyle biri değilim ve sana bunu yapmayacağım." "Söz mü? diye fısıldadım. Johnny beni şaşırtarak "Söz veriyorum," diye cevap verdi.
“Bence kimseye güvenmek istemiyorsun. Ama bu sınıra rağmen bana güveniyorsun." İnkar etmek için ağzımı açmıştım ama sözleri karşısında afallayarak duraksadım. Haklı mıydı? Ona güveniyor muydum?
Hayatımda bir kez olsun kaçmak yerine sığınabileceğim güvenli bir yer istiyordum. O evde yavaş yavaş ölüyormuşum gibi hissediyordum. Kendi evimde. Sığınmam gereken yerde. 
“Okuldaki zorbalarla mücadele etmekle o kadar ilgileniyorsun ki,“ diye hıçkırıkken gözyaşlarım yanaklarımdan aşağıya süzülüyordu. “En büyük zorbanın bu çatının altında yaşadığını fark etmiyorsun.“
Reklam
Hayatım cehenneme dönüyordu. Bedenim parçaları ayrılıyordu. Hayallerim pencereden uçup gidiyordu. Endişelenecek onlarca sorunum vardı. Ama buna rağmen, onu kafamdan söküp atamıyordum.
Derin ve fiziksel bir düzeyde, beynimin mantığın hiçbir etkisinin olmadığı ilkel derinliklerinde, Corban’dan etkilenmiştim. Ondan yoğun bir şekilde etkilenmiştim. Hem de hayatım boyunca hiçbir erkeğe ilgi duymadigim kadar. Diğer yandan, biz iyi anlaşabilen insanlar değildik. Çok gıcık, sinir bozucu, parmaklarını saçlarının arasından geçirdiğinde oldukça etkileyici ve…
Bir dakika, neden arkadaşlarıma yalan söylüyordum? Yalan söylemiyordum. Bence ateşli değildi. Bazı kadınlar onu çekici bulabilirdi .Tapılası beceriksizliğinden ya da baştan çıkarıcı vücut kaslarından hoşlanan kadınlar… Kahverengi gözlerinden ve rüya gibi gülümsemesinden… Rüya gibi bir gülümseme mi? Ben tam olarak kimdim? 
Aslında bunu uzun zaman önce öğrenmiş olmalıydım. İnsanlar tarafından geride bırakılan birinin nedenleri hiç sorgulamaması olabilecek en iyi seçenekti. Gerekçeler her zaman hayal kırıklığına uğratırdı. 
Senden haber almak istiyorum. Sen benim pusulamsın. Bu dünyada kendimi kaybetmek istemiyorum. Sen benim eve dönüş haritamsın.