Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gertrud
Kitaplarda, kafasındaki düşüncelerin yansımasını gördükçe insan daha keskin hissediyor içindeki yaşamın canlılığını. Mutluluk; yaşam farkındalığından uzaklaşmak, sarhoş olmak iken acı, keder ve tüm o çileler insanı zinde tutan nadide anılar olarak kalıyor. Bir baş kaldırışın simgesi, ''ben de buradayım.'' deyişi gibi. Gertrud'u okurken çok farklı düşüncelere daldım. Tema oldukça yanıltıcıydı, bir savaş vardı ve bu savaşta kimse kazanamıyordu. Bir tarafta fiziksel kusurlarıyla yıldızlardan düşen bir Kuhn, öte yandan hazlardan gelen yavan tattan bıkmış ve son arzusunu kaybetmiş bir Muoth savaşıydı bu. Muoth acısına son vermişti elbet fakat bu onun kazandığını gösterir miydi ? Hala bir yerlerde acı çeken bir Kuhn vardı ne de olsa. Kuhn ile Muoth mükemmel bir uyum içinde felsefelerini yaşıyorlardı aslında. Acılarıyla var olan ve arzuların hiçliğinde boğulan insancıkların uyumu. Herrmann Hesse ve Spinoza'nın tanrısı (ayrıca Albert Einstein'ın da tanrısı) sanırım aradığım o biricik tanrıydı. Onu aramanın bir anlamı yoktu, o her yerdeydi, kimi zaman içinde seninle bir olan kimi zaman bir ırmaktı(siddhartha göndermesi ;) Diğer o dinlerden tek farkı, Tanrı-Doğa kişiden yalnızca onu dinlemesini, hissetmesini istiyordu. Siddharta ile kıyaslamak mantıksız olur. Gertrud süslü felsefi cümlelere sahip edebiyat kitabı iken Siddharta benim gözümde bir başyapıt. Çünkü edebiyatın taşıyamayacağı o yükü bir koşuda sırtlanan felsefe kitabı kendisi.
Sevgi değildi aradığım, ama çok tuhaf bir şey vardı. Kitaplarda asla sözü geçmeyen.
134 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.