Rumeysa

Rumeysa
@kitaplarinnotasii
Dikkat! 3K sevgisi vardır. "La vraie vie est absente." instagram.com/kitaplarinnotas...
"Öyle bir çağda yaşıyorduk ki aramızda tenlerimizden daha kalın duvarlar vardı. Kendi içimizde bizden öte bir biz olduğunu bilirdik, ama bir başkasının teninden ötesine dokunabileceğimize inanamazdık. Yürürken birbirimize çarpardık, ama konuşmazdık. Her sabah aynı durakta bekleyip aynı otobüse binerdik, ama hangimizin nereye gittiğini bilmezdik. Her biri kendi içinde yaşadığı halde hepsi aynı çoban tarafından güdülen, kalabalık bir koyun sürüsü gibiydik. Halbuki hepimiz aynı merhametten yaratılmış, bilerek bir araya konmuştuk. Hepimizin kalbi aynı zaaflar, aynı endişeler, aynı emellerle çarpıyordu."
Reklam
Onun kitaplardan oluşan dünyasında savaşlar yoktur, anlaşmazlıklar da. Bu dünya sadece ve sadece bilimden, kelimelerden, kitap ve yazar adlarından oluşmaktadır.
Jakop Mendel okuduklarına kendini öylesine veriyordu ki, sanki o anda bu dünyada değildi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kitaplardan başka dünyada yaşamıyordu Jakop Menderes. Onun dünyası kurşunlara dökülmüş, kağıtlara basılmış, kitaplarda bir araya getirilmiş harflerdi.
"Önemli olan neydi? Bugüne kadar ne önemli olmuştu? Hiç dikkat edilmeyen küçük şeyler mi? Belki tam da onlara dikkat edilmediği için, birer damla gibi bir tasın içinde birikiyorlar, yıllar sonra kenardan taşıp, kendilerinden esirgenmiş dikkati talep ediyorlardı."
Reklam
"...Ben belki herkesten daha çok yaşamaktan zevk duyabilirim. Hatta daha ileri giderek diyeceğim ki içerisi benim kadar hayat olu pek az insan vardır, fakat her şeyin fazlası gayri tabii neticeler verir. Ben o kadar çok, o kadar başka, o kadar mütenevvi yaşamak istiyorum ki, bu arzu beni diğer yaşayanlardan ayırarak hayatımı, beni canımdan bezdiren hadiselerle dolduruyor ve ben yaşamamayı istiyorum..."
"Olay şu, istenildiği gibi olan ya da olmayan şeylere üzülmekle o kadar zaman harcıyoruz ki treni kaçırıyoruz. Hayat kendi yolunu bulur ve her şey olacağına varır. Sadece yaşa ve bırak olsun gitsin."
Güvendiğiniz, bel bağlayabileceğinizi düşündüğünüz herkes, eninde sonunda sizi hayal kırıklığına uğratır. İnsanlar kendi hallerine bırakıldıklarında yalan söyler, sır saklar, değişir ve kaybolur; kimisi farklı bir yüzün ya da kişiliğin arkasında, kimisi yoğun bir sabah sisinin ardında, bir uçurumun ötesinde.
Seni nasıl mı seviyorum? Dur, anlatayım. Seni ruhumun ulaşabileceği kadar derinlemesine, enlemesine ve boylamasına seviyorum. Seni her günün en sakin anı gibi seviyorum. Seni özgürce seviyorum.
Aşk, öldürücü şeylerin en öldürücüsü: Sizi hem ona sahip olduğunuzda, hem de olmadığınızda öldürüyor.
Sayfa 440Kitabı okudu
Reklam
Bir yay, üzerine ne kadar kuvvetli bastırılırsa, o kadar yükseğe fırlar, yeter ki basınç altında kırılıp kopmasın. Bunun gibi yetersizlik duygusu da bir tek insanın ya da bir topluluğun üzerine ne kadar kuvvetle bastırırsa, söz konusu kişi ya da topluluk o kadar yukarı fırlamak ister. İnsan tek başına yetersizdir, ancak toplum içinde yaşamını sürdürebilir. Mutlak bir doğru varsa, toplum bu biricik mutlak doğrudur. Yetersizlik duygusu insanı toplum dışına iter; ne var ki, doğuştan insanda var olan toplumsallık duygusunun kalıntıları yeniden diriltilip, insan yeniden topluma kazandırılabilir.
Sayfa 15
"Son iki gün boyunca iyice düşünüp taşındım," dedi Cutie, "ve çok ilginç sonuçlara ulaştım. Öncelikle sakıncasız bulduğum tek varsayımdan yola çıktım. Ben şahsen varım, çünkü düşünüyorum..." "Jüpiter aşkına!" diye homurdandı Powell. "Robot Descartes da mı görecektik?"
İnsanın ne olduğu, onun yapısının yanında kalıtsal özelliklerine, yaşam alanına ve ilişkilerinin getirdiği etkilere de bağlıdır. Sadece dış etkenler tarafından yönlendirilir, yönetilir, komuta edilir. Hiçbir şey oluşturmaz, fikir bile.
Zorunlu eğitim ve insanın tüm hayallerini tek bir mekâna bağımlı ve onunla sınırlı hâle getirmesi istismarın bir başka biçimidir. Ama meşhur bir laf vardır bilirsiniz, eğer bir suçu herkesin önünde ve herkesle birlikte işlersen o artık bir suç değildir.
Taylor Gatto'ya göre okullar, insanların belli düşünce kalıplarını topyekûn ve hızlıca giyinmesi, itaatkâr bireyler olması için açılmıştır. Yoksa idealist öğretmenlerin çocukları sıra dışı düşünmeye ve davranmaya teşvik eden bunca çabası niye olumsuz sonuçlansın ki? Cevabı çok açık! Sistem tam da bunu amaçlıyor zaten. Hiç kimsenin birbirinden farklı düşünmemesini! Hatta Edward Ross bu konuda Gatto'yu destekleyerek durumu şöyle izah eder: "Evlerdeki küçük plastik insan hamuru topaklarını toplayarak sosyal hamur tahtasında şekillendirmek."
167 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.