Tuğba

“Güçle, hile yan yana iki salıncakta sallanıyor; tenkitle övgü tahterevallinin iki ucunda inip yükseliyor, hevesler kaydıraktan kayıyordu. Sabır, demirlere tırmanırken, su ve ceza ebecilik oynuyorlardı. Teşekkür ve özüre gelince; onları yanımdan ayıramazdım. Birini sağıma, diğerini soluma oturttum. Uslu dururlarsa onları tahterevalliye bindirceğimi söyledim. Tahterevalliye kim yakışabilirdi onlar kadar!”
Reklam
“Halbuki sevgi, ayrık otları gibi rastgele büyümeli kalbimizde.“
“ Bildiğimiz, sesin tonunun kelimelere hayat verdiği ya da öldürdüğüdür.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Bir bedenin organları gibi olduğu söylenmişti bize ve biz buna inanmıştık. Çünkü bu sözün sahibi Peygamberimizdi. Vücudumuzun bir parçasınının geçirdi rahatsızlık hani bütün vücudu ateşler içinde bırakacak, bütün vücut bu rahatsızlıktan elem duyacaktı? Kol kesilirken dudak gülüyor, ayak kesilirken kollar el çırpıyor, bir göz oyulurken diğer futbol maçı izliyor. Bir cinnet olmalı bu!”
“Birileri tarafından sürekli izlendiğini düşünmek bir delilik belirtisidir de biri tarafından izlendiğini düşünmemek neyin belirtisidir?”
Reklam
“Bulunduğu durumun farkında olmamak her durumdan daha kötüdür. Hasta olduğunu bilmeyen için doktorun, terli olduğunu bilmeyen için rüzgârın, kirli olduğunu bilmeyen için suyun, yorgun olduğunu bilmeyen için baharın ne önemi var!”
“Sevgili Dost, Şu günlerde, ‘iyi misin?’sorusunu herkes aynı şekilde cevaplıyor: ‘Bu ortamda ne kadar iyi olunabilirse o kadar iyiyim.’ İç karartıcı haberler birbiri üstüne bir felaket kolajı gibi yapışıyor. Yapışıyor da çantasını çaldırmamak için trenle peron arasına sıkışıp parçalanan kadın, akşam yemeğini iştahla yememize mani olamıyor. Ormanlara atılan mazlum cesetler, izleyeceğimiz bir futbol maçının keyfine gölge düşürmüyor. Sevdiğimiz insanlara karşı yapılan büyük haksızlıklar karşısında bile, dudaklarımızdan ancak birkaç zayıf cümle dökülebiliyor. Üzüntü kalbe inemiyor, kalp buğzedemiyor.”
Sayfa 136Kitabı okudu
“Rablerine sırf O'nun rızasını isteyerek sabah akşam yalvaran (fakir)leri, (müşriklerin arzusuna uyarak) kovma! (O müşrikler, sen fakirlerle birliktesin diye isterse iman etmeyecek olsunlar.) Onların hesabından sana hiçbir şey (hiçbir sorumluluk) yok, senin hesabından da onlara hiçbir şey yoktur. Bu nedenle o (biçâre insa)nları kovmakla (sen) zalimlerden olursun.” Enam 52.
“Çocuklar için en iyi öğretmen, mutsuzluk, can sıkıntısı, başarısızlık ve mücadeledir. Çocuğumuzun hayatından tüm olumsuz sıfatları temizlersek, olumlu sıfatlarla tanışmalar gecikir. Çoğu zaman kendi alanında başarılı ebeveynler aslında bu başarılarının arkasında, verdikleri mücadelelerin olduğunu unutuyorlar.”
“Çocuklara iyi bir gelecek hazırlama kaygısında olan ebeveynlerin yaptıgı en büyük hata, gelecek zamanlar uğruna şimdiki zamanı heba etmektir. Halbuki geleceği belirleyen bugündür ve çocuklarımızın bugünü yanlışlarla doluysa, doğru bir gelecek mümkün değildir.”
Reklam
“Lüzumsuz bir işin arasında, en lüzumlu işiniz olan çocuğunuzla ilgilenmek görevini de ihmal etmeyin. Telaşınızın altını kısın ki çocuğunuzla ilgili konularda sabrınız hemen taşmasın.”
“Gençlere kendi ülkelerinin geleceğiyle ilgili bir misyon yüklemediğiniz zaman, ihtiyaçları olmayan pek çok şeyi yükleniyorlar. Hatta gereken suur verilmediğinde ögrenci bilgiyi de bir yük olarak taşıyor.”
“Eleştirdiğimiz ebeveynler, çocuğunun potansiyelinin farkında olmadan zirve hayalleri kuranlar. Çünkü pek çok defa söylediğim gibi çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük, onu potansiyelinin üzerinde bir performansa zorlamaktır.”
“Eğitimin amacı, rekabet edecek veya iyi iş bulacak bireyler yetiştirmek değildir. Sertifika fetişizmini tetikleyen yaşam boyu öğrenme kavramı, bir an önce iş dünyasının telaşlı atmosterinden çıkarılıp asıl amaçlarına uygun olarak yeniden tarif edilmelidir.”
“Okullarda talim fazla mesai yaparken, terbiye ücretsiz izne çıkarıldı. Çocukluk kendi mevsiminde tüketilmeyince de turfanda yetişkinlerin dengesi bozuldu.”
301 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.