1984 kitabı 1949 yılında yazılıp karanlık bir gelecek tablosunu bize anlatmaya çalışsa da 1920 lerin sonlarından başlayıp Stalin’in öldüğü zamana kadarki Sovyet Döneminde ki Stalin Faşizmini anlattığı, çoğu kitap yorumcularının ortak fikri.
Stalin’in özellikle Lenin sonrası Sovyet iktidarını ele geçirdikten sonra yaptığı uygulamalar özellikle Troçki’iyi alt edip Troçkislere ve diğer muhalif kesim ve grupları nasıl yok ettiği artık tarihi belgelerle biliniyor.
Sovyetlerin özellikle 1930 yıllardaki karanlık döneminde yapılanlarla, 1984 kitabında anlatılanlar o kadar paralellik göstermekteki gerçekle kurgu birbirine harman olmakta.
Stalin'in muhaliflerine uyguladığı türlü işkencelerle insan zihnini tamamen değiştirmeye çalışması, muhaliflerin ruhsal çöküntüleri ve ölümü adeta bir kurtuluş görmeleri, kitapta anlatılan kurguların gerçek yaşanmışlıkları…
Michel Foucault, Hapishanenin Doğuşu kitabında insanların büyük gözaltında olduğunu anlatır.
Viktor Emil Frankl , İnsanın Anlam Arayışı kitabında Hitler Faşizminin toplama kamplarındaki insanların hayata tutunmalarının pamuk ipliğine bağlı yanlarını anlatır.
Faşizmin farklı türleri anlatılsa da, her türlü faşizm insan ruhunun çürümesine sebep olmaktadır. İster distopik olsun ister gerçek…