Sayın 1K Yöneticileri
Gerçekten yazmak istemezdim böyle bir iletiyi. Erkekliğimden utanır hâle geldim bazı mahlûklar yüzünden. 1000Kitap sitesinin amacı; kitap okumak, okuduğun kitaptan alıntı paylaşmak, okuduğun kitap ile ilgili inceleme yapmaktır. Güzel ve özlü bir söz, edebî nitelik bulunduran paragraf, tavsiye edilecek şarkı ve kitaplar veya buna benzer bir konu ile ilgili de merak edilecek bir şey olduğu zaman sorulması için de "ileti" yeri konulmuş. Mesaj kutusu ise, böyle güzel ve seçkin bir ortamda insanların dostluk kurması, samimî sohbetler etmesi vb.amaç için kurulmuş. Peki neden? Neden bazı erkek(!)ler ablalarımızı, kardeşlerimizi rahatsız ediyor? Esra Erol programı değil burası, mesaj yolu ile tacizde bulunuyorlar. Hiçbir yanlış amaç düşünmeden, "kardeşçe" konuştuğum birkaç arkadaşım erkekler tarafından (çok affedersiniz) rahatsız, taciz edilmiş; bu şeref yoksunları cinsel organlarını dahi utanmadan çekip fotoğrafını mesaj olarak atmışlar. Argo, sözlü tecavüz zaten had safhaya ulaşmış, ayıptır bu ayıp! Merttttt Koksal-https://1000kitap.com/King_19878 Hasan(Vaveyla)-@Hsnycr Bilg@Ay Recai Ensarioğlu-
Can Ensarioğlu
Can Ensarioğlu
Sipinoza-https://1000kitap.com/SipiNoza Kerem Bozkurt-
Kerem çıra
Kerem çıra
Mert Yılmaz-https://1000kitap.com/botilismus Bu kullanıcılar dediğim tacizlerden sorumludur ve ekran görüntüleri var merak etmeyin, iftira/yalan ile işim olmaz. Rica ediyorum bu ve buna benzer hesapları kapatın da rahat rahat kullanabilsinler bu uygulamayı.
Genç dergi 42.sayı/Gençken yapılacak tek şey:Edepli ol!
Küçükler bunu yapmazlarsa hep küçük kalacaklarını bilirlerdi, çünkü edepli olmak “bizim zamanlarda” yaşayan, hayatları ile “efendi” ve “hanımefendi” kelimelerine hakkını veren güzel insanların önemsediği bir şeydi. Çünkü bu insanlar kendilerinden önce, diğer insanları düşünen, fedakâr, diğerkam ve hasbi insanlardı. Onlar için kendi dışındakilerle
Reklam
Benim yalnız ülkem... Sine Ergün’e Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü Brüksel’de görkemli bir törenle verildi Yaşadığımız tüm haksızlıklara, korkunçluklara, felaketlere karşın arada iyi şeyler, güzel şeyler de oluyor... Sözünü ettiğim güzellik, genç bir yazarımızın Sine Ergün’ün Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’nü kazanması... Belçika’nın başkenti
1-Hakim saçı sakalı uzamış Necip fazıl üstada "maymuna dönmüşsün Necip" demiş. Necip fazıl yüzünü duvara çevirip: "şimdi de duvara döndüm" demiş. 2-Üstad Necip Fazıl Kısakürek bir gün konferans verirken salonda bulunanlardan birisi kürsüye salatalık fırlatır. Salatalığı eline alan Necip Fazıl salondakilere dönerek: "-
Varlık Yayınları arasında çıkması dişeğiyle İstanbul’da kendi elimle götürüp bıraktığım öykülerimin basılmayacağını anlayınca oturup bir mektup döşenmişim Yaşar Nabi’ye Ankara’dan; öykülerimi, küstah bir dille, geri istemiştim. O da, eksik olmasın, elyazısıyla – evet, hem de elyazısıyla- sarı bir defterde topladığım o öyküleri hemen adıma postalamış. Ardından da Varlık Dergisinde, adımı bile anmadan, bir başyazı döşenmiş bana; Genç Bir Sanatçıya Açık Mektup(1.8.1957) O yazıyı okuyunca nasıl şaşırmıştım. Hiç beklemiyordum çünkü. Adımı anmıyor, ama bana ve benim gibi edebiyata burnunu sokmaya çalışan nice yeniyetmeye incelikle de olsa veryansın ediyordu. Yaşar Nabi, koskoca Varlık Dergisinde, adımı anmasa, güzel şeyler söylemese de, benden söz ediyordu; evet o uzun başyazı, bana verilmiş bir yanıttı ve yazının konusu bendim. “…Ben eserinize bir eleştirmeci gözüyle bakarsam onu beğenebilirim. Ama bana kitap halinde yayınlanmak üzere bir eser teklif ettiğiniz zaman ona bir editör gözüyle bakmak zorundayım…. Firmama güvenerek aldığı kitaptan sıkılarak daha ilk sayfalarında onu ellerinden, atacakların sayısını hesaplamak zorundayım. Onlara sanat adına, burnunuzu sıkıp bunu hintyağı gibi için, faydasını sonra görürsünüz diyemem.” Yaşar Nabi, yayımladığı açık mektubunun bir yerinde bunları söylüyordu. Erdal Öz / Havada Kar Sesi Var ( Kitabın sunuş bölümünden alıntı)
Bazı vakit, birileri ile olsak dahi yalnız kalırız. Bu meseleyi anlatan nice söz, nice şiir vardır fakat hiçbiri Sait Faik gibi anlatamaz: "Sanki ben her akşam onunlaymışım gibi, bir yalnızlık duyuyorum." Tam anlamı ile yalnızlık, çok fena sevgili okur. Siz siz olun, kendinizi dahi yalnız bırakmayın. Var olun. Sait Faik Abasıyanık -
Reklam
ALİ ÇOLAK’IN GÜNLÜK GÜNEŞLİK ŞARKILAR’I M. NİHAT MALKOÇ Nurullah Ataç’ın “ben’in ülkesi” olarak tanımladığı ‘deneme’ benim favori türlerimin başında yer alır. Onda bambaşka bir içtenlik bulurum. Bu tür bana alabildiğine samimi ve sıcak gelir. Denemenin meyvelerinin her biri bir kalem tecrübesinin kâğıda yansıyan hâlidir. Deneme türünün
“BEN BİR ULU ŞEHRE VARDIM” M.NİHAT MALKOÇ Oldum olası şehir yazıları yakından ilgilendirir beni. Bu hususta şehir ayrımı da yapmam; fakat doğduğum şehir söz konusu olunca ilgim daha da artar şüphesiz… “Ben Bir Ulu Şehre Vardım” adlı kitap bu yüzden ilgimi iki kere çekti. Birincisi bu kitap birbirinden güzel ve özgün şehir yazılarını ihtiva
241 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.