Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Okur yorumlarını merak ediyorum. Acaba hikayenin hangi yönünü beğendiniz? Sonu nasıl olsa daha iyi olurdu? Kitapyurdu.com dan sipariş edebilirsiniz arkadaşlar
Sayfa 66 - hırsız, hükümdar, büyülü kadınKitabı okudu
https://www.kitapyurdu.com/kitap/karga-kitabi/582436.html&manufacturer_id=169625
"Yine kuzeyde şifacıları, nehirleri, gölleri ve tatlı suları gözettim asırlarca. Karanlığa karışabilmek aydınlığı taşıma gücü de vermişti bana. Bu soğuk buz diyarında muhteşem kızıl saçlı insan kadınlar gördüm ve âşık oldum onlardan birine. Bembeyaz güzelliğini sözleriyle süsleyip erkekleri kuklaya çevirebilen cesur ve güçlü bir kadındı.
Sayfa 197Kitabı okudu
Reklam
https://www.kitapyurdu.com/kitap/karga-kitabi/582436.html&manufacturer_id=169625
Nasıl Hegel’e göre bir şeyin kendini bilebilmesi için önce kendi olmayanı bilmesi gerekirse Karga’nın da kendi özünü anlaması için Baykuş’la yüzleşmesi gerekiyormuş
Sayfa 175Kitabı okudu
https://www.kitapyurdu.com/kitap/karga-kitabi/582436.html&manufacturer_id=169625
İşte ben de bu ömrümde kanatlarım olmasa da Baykuş’un temsil ettiği Tek Devletin karşısındaki “ben” bilinciyim; hayal gücü ve kendini yaşama içgüdüsüyüm. O benim karşıma Aristoteles mantığıyla çıksa da; Kant’ın saf aklıyla ve toplumun yeni bilimsel dini psikolojinin verileriyle üstüme çullanıp beni bütün tarihimin ve bilincimin bir kurgu olduğuna
Sayfa 186Kitabı okudu
https://www.kitapyurdu.com/kitap/karga-kitabi/582436.html&manufacturer_id=169625
Beni tanrısallaştıran bazı insanlar da Zerdüşt’e inananlar gibi tüylerimi kutsal bildiler. Görünüşlerimin kana bulanmış tüylerimi saklarlardı kavanozlarda. Kapkara tüylerimin gizemli olduğunu ve onlar aracılığıyla öte âleme geçecek yolu göstereceğime inanıyorlardı. Onlar için ölümden sonrasının gizeminin sonsuz bir karanlıktan başka bir şey olmadığını asla kabullenemeyeceklerdi. Oysa buydu tüylerimin rengindeki tek gizem: Hiçlik.
Sayfa 198Kitabı okudu
https://www.kitapyurdu.com/kitap/karga-kitabi/582436.html&manufacturer_id=169625
Ben yine dönüştüm; yine dönüştüm; yine dönüştüm. O karanlık bilge Herakleitos’un dediği gibi değişim her şeyin yasası. Her şey değişir. Ama değişim ve dönüşüm birbirinden farklı şeyler. Değişim süreklidir ve değişse de kendisi kalır şeyler ancak dönüşüm bambaşka bir şeye doğrudur. Var olan her şey hem değişir hem de farklı bir şeye dönüşür. Görünüşler durmadan birbirlerine dönüşürler. Hatta tanrılar bile değişip dönüştüler de asıllarını inkâr ettiler. Bu yüzdendir gelip geçmiş tanrıların çoğunun kendilerinden öncekileri yok saymaları ve ilk olma saplantıları. Tanıdığım tanrıların çoğu bu yüzden kötüydü ama aralarında en kibirli ve takıntılısı bu oldu. Oysa benim gibi varlıklar dönüşseler de özlerini yitirmezler zaten özün ta kendileri oldukları için. İnsanlarınsa zaten bir özleri yoktur… Onlar biz özlerin dönüştüğü bir şeylerdir; birer görünüştürler. Biz özlerin dönüşümünün söz ve yazıyla kendilerini diler getirmek için kullandıkları birer araç birer kılıftırlar yalnızca. Bir varlığa mesken olmayan insan ise ne o ne budur; yani hiçbir şey. Kendi başına hiçbir şey olan insan totemlerin bedeni olursa bir şey ifade edebilir ancak. Bunu ilk anlayanlardan biri de Ezop adındaki o bilge köleydi. Fabl yazmıştı bu yüzden. Değişmeyen fikirleri anlatmak için değişmez özleri kullanmıştı. Biliyordu insan ruhunun hayvanların hepsini barındırdığını ve aslında her şeyin hiçbir şey demek olduğunu.
Reklam
https://www.kitapyurdu.com/kitap/karga-kitabi/582436.html&manufacturer_id=169625
"Nihayet Ezop, tanıdığım dikkate değer insanlardandı kesinlikle ve onun bilgece masallarını dinlemekten hep keyif aldım. Çünkü dediğim gibi çok önemli bir şeyi fark etmişti. Gerçek varlıkları; hayvan görünüşlerinin arkasında onları ve temsil ettiklerini var kılan ölümsüz özleri. İnsanlar ise sadece bizim birer dönüşümümüz olduklarında; bizler onlara dönüştüğümüzde bizlerden birini simgelediklerinde gerçekten bir ruha sahip olabilirlerdi. Bu yüzdendir ki çoğu insan sadece sahipsiz birer kabuk gibi yaşayıp ölür."
https://www.kitapyurdu.com/kitap/karga-kitabi/582436.html&manufacturer_id=169625
"Demek bunların ta o zamanlar farkına varmıştım ama anlaşılan Cem asla farkına varamayacaktı. Bu ömründe insanlığında kaybolmuştu. Ama anlayamayacağını bildiğimden bu konuda konuşmadım ve sustum. Bir süre ikimiz de sustuk ve yaprakların hışırtısından başka hiçbir şey duyulmadı bahçede. Neden sonra: “Aslında kalkıp gitmeliyim buradan,” dedi, “çünkü bütün kaybedenler gibi sen de Tanrı olduğuna inanmaya meyillisin. Ben seni bildim bileli diğerlerinden farklı ve üstün olduğuna dair bir kompleksin vardı. Sıradan, herkes gibi olmayı hiçbir zaman kabul edemedin. Psikolojiden az çok anladığım bir şey varsa o da aşağılık kompleksi denen şeyin asla insanın sürekli kendini aşağılık hissetmesi olmadığıdır. Aşağılık kompleksi olan insanlar bazen bir hiç olarak görürler kendilerini bazen de üstün bir varlık, hatta Tanrı olarak... Sendeki sorun da buydu işte.” Çok uzun zamandır düşünmüş gibi söylemişti bunları. Sonra rahatlamış gibi biraz soluklanıp birasının son yudumunu içti. Bira isteyip istemediğini sordum. İstemedi. Neden böyle düşündüğünü sorduğumda bana ilgiyle baktı ve beni aydınlatan o soruyu sordu: Anne babamın adını hatırlıyor muydum?"
Sayfa 181Kitabı okudu
https://www.kitapyurdu.com/kitap/karga-kitabi/582436.html&manufacturer_id=169625
Kaplumbağa kıtasında ölüp tekrar dirilişimde yine beyaz adamın kıtasında açacaktım gözlerimi. Beyaz adamla aramız ise giderek açılıyordu. Eskiden kutsal ölüm tanrısı olan ben artık kötü bir ölüm habercisinden başka bir şey değildim onların dünyasında. Shakespeare denen müphem yazar benim sesimle kötülüğün kapılarını açtığımdan dem vuruyor; “…ama kuzgunlar nasıl vebalı evin damına üşüşür, bu da gelip aklıma takılıyor” diye yazıyordu. Avrupa’da Baykuş zamanıydı. Ruhları olmayan akla tapan filozoflar türemişti her yanda.
Sayfa 108Kitabı okudu
https://www.kitapyurdu.com/kitap/karga-kitabi/582436.html&manufacturer_id=169625
"Ama çocuk yedi yaşına gelip okula gitmeye başlayınca okul öncesinin sonsuz ve yekpare zamanı parçalanacaktır artık; ders saatlerine, teneffüslere, okul ve tatil günlerine bölünecektir. Sonra okulda dünyanın keşfedilmiş bir şey olduğunu öğrenir çocuklar. Dünyanın eski ve küçük bir küre olduğunu öğrenmeye başlarlar. Böylece sınırlanmış zamanın ve mekânın bilgisi yüzünden cennetten kovulur insan. Bu yüzden bir yetişkin için çok ama çok değerlidir her şeyin unutulduğu ve hayatın bir oyun olduğu anlar yakalamak; üzerinden geçen onca yıldan sonra gündelik hayatından kopabildiği bazı anlarda çocukluğunun sonsuzluk hissini kısa bir süre için bile olsa yeniden duyabilmek."
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.