İnsan dersen
Ha var, ha yok.
Bu alıntı söz kitabın kalbi gibi. Gerçekten de öyle insan dersen ha var , ha yok. Canım Şükrü Erbaş gidenin ardından kalan olmayı ne de güzel ifade etmişsin. Gözlerimden yağmurlar yağdı her bir satırda , nefesimi kontrol edemediğim çokça cümlede oturdum dinlendim .
“İpi kopmuş bir boncuğum senden sonra.” deyişin kalbime dokundu , gidenlerden sonra tam olarak hissettiğimiz şey bu. Ne yana savrulduğumuzu bilmeden yaşıyoruz.
“O kadar yakınsın ki bana,
Bir o kadar da uzak” bir mezar taşının başında , elini kalbine koyduğun zaman hissettiğin cümle tam olarak bu oluyor.
“İnsan ölünce yalnız kendisi ölmüyor...” bizim evde birden çok kişiyi kaybettik bir kişiden sonra . Önce mecazi anlamda sonra gerçek anlamda . Matematik doğru söylemiyor ben o gün öğrendim . Bilirsin sevgili okur en iyi öğrenme yaşayarak gerçekleşir. Beşten bir çıkınca dört kalmıyormuş. Hatta iki çıkınca da üç …
Gerçek manada kayıp yaşamış olanlar anlar ancak satırlarını , ölümde empati kurulmuyor . Ölümün ne olduğunu bilmek için görmek , yaşamak gerek. Ben senin acını anlıyorumlar , güçlü ollar, ayakta durlar falan o kadar yavan cümleler ki … Bu kitabı anlayarak okumamanız dileğimle , sevdiklerinizin eksilmediği günler dilerim…