"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
James Joyce dan etkilendiği çok aşikar.Dostoyevski den romanında çok sık bahsederken, Joyce un ise meşhur bilinç akışı tekniği kullandığını görüyoruz.Aynı zamanda kendisi Postmodernist bi yazar.Bunu kısaca sorunsallaştırma, yadsınma olarak 20.yıl ve sonrası için kabul edebiliriz.
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
"They think that because we value it so much, we are always in bloom and spring...
They think that as long as we care about them, we are very strong and we are not afraid of anything...
However, it never happened like that...
We loved it very much, very much...
It was spring inside us because we loved, but our flowers faded while they were buds...
Sen benim kim olduğumu bilmezsin. Ateş gibi yere yakınım ama yakmam. Su gibi berrağım ama ıslatmam. Bazen havaidir ruhum, yerimde durmam. Ben bazen buradayım, bazen görünmem. Parçalanırım az biraz, ufalanırım kum gibi. Her bir tanem parlar ama güneşte cam gibi. Ben bir kayayım çarparsan düşersin, ben bir yamacım sendelersen kayarsın. Güneşin doğduğu yerdir evim, iklimlere göredir yerim. Ben kıymet bilene yurt olurum, bilmeyene ömür emanet edemem. Ben diyorum ya ne yerdeyim ne gökteyim. Sadece garip bir seherde asılı ruhum.