"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
“Dünyada ölüm diye bir gerçek varken, sevdiğiniz kişinin hala nefes aldığına dua edin, şükredin.
Ne bileyim, bi silkelenin.
Kıymet bilin,
Sevin.
Severken incitmeyin.
Kibir yapıp gitmesine izin vermeyin. Gün gelir öyle kayıp gider ki o eller avuçlarınızdan, feleğiniz şaşar, dünyanız durur.
Derler ki hayat devam ediyor. Ama öyle kolay olmaz. Önce gülüşünüz kaybolur, sonra neşeniz. Siz siz olun şu boş hayatta hiçbir şey için karalar bağlamayın.
Özlemekten ciğeriniz solmadan soluğu yanında alın, sarılın…
Teni hala sıcakken sarılın…” 🍂🌔
Sonsuz bir aşk mümkün müdür? Bunca şairin, bunca yazarın sayfalarca anlatmak istediği; şiirler, hikayeler, romanlar, efsanaler, hepsi gelip geçici bir duygu için miydi? Hadi şairler yalan söylüyorlardı, yazarlar okunup satılacak kelimeleri bulup önümüze seriyorlardı diyelim. Peki ya kendi hissettiklerimiz? Onlar
da mı birer yalandı? O heyecan, o
Yaşarken kıymet bilin öldükten sonra kime ne faydası var...
Bir insanın -herhangi bir insanın- ne kadar değerli olduğu da artık o aramızdan göçüp gittikten sonra anlaşılıyordu. Nicelerinin, böyle birinden bahsederken: "Onun kıymetini bilmemişiz" diye hayıflandığını az mı işitmişizdir?
Derlerki...
Hayat devam ediyor ama öyle kolay olmuyor. Önce gülüşleriniz kayboluyor , sonra neşeniz. Dünyada ölüm diye bir şey varken sevdiğiniz insanların nefes aldığına şükredin.
Dua edin , ne bilim kiymet bilin , sevin severken incitmeyin. Gün gelir öyle bir kayip giderki o eller avuçlarinizdan. Feleginiz şaşar dünyanız durur..!