Bülbülü Öldürmek... 1930'lar Amerika'sının, Güney eyaletlerinden birinde geçiyor, hikayemiz ve Scout adında, 9 yaşındaki bir kız çocuğunun ağzından aktarılıyor. Scout ve abisi Jem, annelerini küçük yaşta kaybettikleri için, onların bakımıyla babaları Atticus ve siyahi hizmetçileri Calpurnia ilgileniyor. Irkçılığın ve sınıf ayrımının yoğun olduğu, beyazların yüceltildiği, siyahilere karşı nefretin, öfkenin, ötekileştirmenin, önyargıların.. normal sayıldığı bu eyalette bunlara karşı mücadele eden Atticus bir avukattır ve ona zor bir dava veriliyor: beyaz bir kıza tecavüz etmekle suçlanan bir zenciyi savunmak. Aldığı dava çevresinin gözünde saygınlığını zedeliyor ve bu durum çocuklarını da etkiliyor. Küçük bir çocuğun gözünden yetişkinlerin çürümüş dünyasını görüyoruz. Adil olmayan bir hukuk sistemi, vicdanı olmayan bir toplum.. Her şeye rağmen doğrularından vazgeçmeyen ve çocuklarını da insanca iyi, sorgulayabilen, hür, vicdanlı, adil.. bir şekilde yetiştirmeye çalışan bir baba. Aile, toplum ve adalet sistemine yapılan eleştirilerin yanında çocukların heyecanlarına, korkularına, üzüntülerine, büyüme hallerine.. de tanık oluyoruz. Başlarda biraz yavaş ilerlese de bir yerden sonra kendini okutan, düşündüren ve okunması gereken bir kitap. Keyifli okumalar...🍀