Öyle...!
Bir tatlı emanet gibi sıkışıp kalır içinizde kızgınlık. Dışarı atsan bela, İçeride tutsan ülser… Derdiniz dermana ulaşmaz şikayetle, Tek başına yüzleşmek zorunda kalırsınız gerçekle… 🍂
Kızgınlık ateşten bir demirdi. Soğur ve geçerdi. Ama kırgınlık o demirin tene değmesiydi. İz kalırdı.
Reklam
Susmanın Çeşitleri
• Başarı anındaki susman güven belirtisidir. • Kızgınlık anında susman güç belirtisidir. • Sana kötülük yapıldığında susman hikmettir. • Kışkırtma esnasında susman zaferdir. • Senle alay edildiği an susman büyüklüktür. • İhtiyaç duyduğun an susman izzeti nefistir. • Üzüntü anında susman sabır ve tevekküldür. • İnsanlar sana öğüt verdiğinde susman edeptir. • İkna olmadığın an susman saygıdır,hürmettir. 🌱 Konuşman susmandan daha hayırlı olmayacaksa konuşma. 🌱 Sakın susan kişinin cahil veya gafil olduğunu sanma.Yer suskundur ama içinde yanardağlar vardır. 🌱 Susarak zafer elde etmen, cevap vererek başarılı olmandan daha hayırlıdır. 🌱 Suskunluğunu anlamayanın sözünü de asla anlamayacağını unutma.
"Kızgınlık çok gürültülüdür, oysa kırgınlık ne kadar sessiz."
Bir yazıya sorularla başlamak en güzeli. Yazmaya başlarken sorular sorarım kendime hep. Bazen de “Siz sorun, ben yazayım” diyerek bakınırım etrafıma. Sorular ararım. Meraklar ve ilgiler ve hassasiyetler. Hayattan sorular toplarım. Gazete okur musunuz? İnternetten, televizyondan haberleri izler misiniz? O zaman içinize, kendi beninize soru sormaya hacet kalmayabilir bugünlerde. Hayat, soruları sermiştir önünüze. Aklımda fikirler, öfkeler, sorular uçuşurken onları zapt etmem, sıraya sokmam, yazıyla dışarı çıkarmam gerekiyor. Hani psikoloğa gidersin, anlatırsın, anlatırsın, seni dinleyen ve anlayan biri vardır, bilirsin. Tüm dinlemelerinin sonunda sana senin hakkında bir kroki çizer. Şuradan gidince şuraya varılıyor, şu yolun sebebi öncekinin iyi çatılmamış olması vs. Ve hiç psikoloğa gitmemişsindir, bunları bilirken. Aklımı yazıya dönüştürmek için Sanal yazı evine gidiyorum. Bana yol göster, neyi hangi sırayla, nasıl yazayım, bir deyiver, diyorum. Zira öfkem çok, zararla oturmak istemiyorum. Zira yaz yaz bitmeyecek, yazıyla altından kalkılmayacak bir enkazın altından bildiriyorum. Nefesimizi tuttuk, sesimizi kıstık, gözlerimizi kırpmadan ekran başında kilitlendik. Tuttuğumuz nefes, kıstığımız ses, enkazın altına gitsin istiyoruz. Ama duygularımızı durduramıyoruz. Bizi insan yapan yerlerimizden taşıyorlar. Duygularımız da deprem yaşıyor. Acı, öfke, hüzün, kızgınlık, şefkat, sevgi depreşip duruyor. Hepsinin bir anda içimize üşüşmesiyle nasıl baş edeceğiz, bilmiyoruz. Olmamışların, yapılmamışların, göz göre göre göz yumulmuşların altında kaldık. Duygularımız hepsinin üstüne çıkıp tepinmek istiyor.
Dışlananlar ( roman - sayfa 29)
Zeka engeli olan Julia, bebeğinin ağlamasını duyar , hemen yanına koşar. Gözlerinde kızgınlık ifadesi vardır ve öfkeyle doludur. Bebek ağlamaya devam ederken Julia'nın bakışları odadaki bir oyuncak bebeğe kayar ve onu eline alır... Julia oyuncak bebeğini beşikte ağlamakta olan bebeğe göstererek; _ bak bebeğim hiç ağlamıyor!! sen neden susmuyorsun? Kötü oyuncak ağlama sus sus!!
Hanife Çıta
Hanife Çıta
- haziran
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.