228 syf.
9/10 puan verdi
O, en büyük Türk!
Yine Atatürk incelemesi ile karşınızdayım. Diyebilirsiniz ki "Bu da Atatürk'ten başka bir kitap incelemiyor", isyanınızda haklı olsanız bile elimde değil, çünkü Atatürk tarih sayfalarına sığan bir insan değildir. Onun, çatık kaşlı tarihin dışında kalan nice yönleri vardır. Bunları ancak okuyarak, araştırarak, anlatarak öğrenebiliriz.
Kemal Atatürk
Kemal AtatürkHerbert Melzig · Alfa Yayınları · 201114 okunma
241 syf.
·
Puan vermedi
·
28 saatte okudu
Bu kitabın Iyi anlaşılması için yazarıyla yapılan röportaj ı incelemeye koymayı uygun gördüm Herkese iyi okumalar.. Yazar – Şair  Nesimi Aday’ın Dersim Gazetesi’nde Yazar Faik Bulut ile yaptığı ‘Horasan’dan nasıl geldik?’ kitabına ilişkin yaptığı röportajın tamamını olduğu gibi yayınlıyoruz. Türkiye’deki Alevilerin çoğu ve Dersimlilerin
Horasan Kimin Yurdu?
Horasan Kimin Yurdu?Faik Bulut · Berfin Yayınları · 200915 okunma
Reklam
Ebu Suud ve Aleviler ile ilgili fetvası:
Bu "nur yüzlü, vakur, muhteşem" ve "devletine layık Şeyhülislam" Ebu Suud, Kızılbaşlar için "canları, malları, namusları size helaldir" biçiminde fetvalar vermiş ve Alevi katliamlarının yolunu açmıştır. İşte onlara bir örnek: "SORU: Kızılbaş topluluğunun, dine göre topluca öldürülmesi helal midir? Bunları öldürenler gazi, bu öldürme sırasında ölenler de şehit olur mu? CEVAP: Bu, en büyük, en kutsal savaştır... Bu yolda ölmek de şehitliğin en ulusudur. SORU: Kızılbaşların öldürülmesi, İslam Sultanına (Osmanlı padişahına) düşmanlık besledikleri için mi şarttır, yoksa başka nedenleri de var mıdır?... CEVAP:Bunlar hem sultana isyan ederler, hem de dinsizdirler... SORU: Kızılbaşların önderinin Tanrı Peygamberinin (Muhammet in) soyundan olduğu söyleniyor. Bu durumda, Kızılbaşların öldürülmelerinin helal olduğundan biraz kuşku duyulamaz mı?... CEVAP: Hâşâ, en küçük kuşku duyulmaz. Kızılbaşların yaptıkları kötü işler, o temiz peygamber soyuyla bir ilgilerinin olmadığını göstermeye yeter... Ayrıca, soyunun peygambere dayandığı doğru olsa bile, dinsiz olunca diğer kâfilerden ayrımı kalmaz. Ancak ve ancak doğruluğu tartışılmayacak olan kutsal Şeriat töresine uyanlar ve onun sağlam kurallarını koruyanlar peygamber soyundan olabilir... SORU: Kızılbaşlar, Şii olduklarını söylüyorlar, "Lailahe illallah" diyorlar. Kendilerine karşı uygulanan bu ölçüde sıkılığın nedeni nedir? Ayrıntılı ve geniş geniş açıklar mısınız? CEVAP: Onlar Şii de değildir. Zaten, 'Yetmiş üç yoldan ehli sünnet dışındakiler yanacaktır..' diyen peygamberimiz durumu aydınlatmıştır."
Aşk ile...
youtu.be/S-5SLt0wzFs Hakikat rahına ereyim dersen Günahların ele al da gel beri Bir kamil eteğin tutayım dersen Hırsı nefsi tamah sal da gel beri Varıp bir kamilden öğren nefsini Nefsini bildiysen bildin Rabbini
Salaktan Müslümanlar = Kızılbaşlar
Kızılbaşlar ya da Aleviler genelde Türk Şiiler olarak görülürler, ancak aslında Şaman ve Orta Asya geleneklerine bağlı Türklerdir. Bunlar İslam mezhepleri içinde ayrıntılarda farklılaşan, ama son derece esnek ve hoşgörülü olan Şiilik mezhebinin ardına sığınmışlardır.
Sayfa 376 - Kabalcı Yayınları
Darusselam” lakabıyla anılan Bağdat’a savaşsız girdik. Darusselam “Barış Yurdu” demekti ve burada birbiriyle komşu olan, alışveriş yapan, dostluk gösteren Sünniler ile Kızılbaşlar(Aleviler) yıllar yılı barış içinde yaşamışlardı. Ne var ki bizim(İsmail Şah) gelişimizden sonra barış bozuldu...
Reklam
Kızılbaşlar ya da Aleviler genelde Türk Şi­iler olarak görülürler, ancak aslında Şaman ve Orta Asya gelene­klerine bağlı Türklerdir.
'Alevilikte ahiret inancı son derece önemsiz bir rol oynar: İnsanın var olmak zorunda olduğu dünya, üzerinde yaşadığımız dünyadır ve bundan başkası değildir. Alevilerin gözünde dualar, Hac seyahatleri veya cami ziyaretleri değil, insanı Tanrı' ya götüren kalbin temizliği ve kendini bilmedir.'
224 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitabı objektif bir açıdan bakılarak yazıldığını düşündüğüm için okumayı tercih ettim. Bu kültürün içinde yaşamamış, dışarıdan bir gözün nasıl ele aldığını anlamak adına okunabilir.
Kızılbaşlar - Aleviler
Kızılbaşlar - AlevilerKrisztina Kehl-Bodrogi · Ayrıntı Yayınları · 201211 okunma
Kızılbaşlar ya da Aleviler genelde Türk Şiiler olarak görülürler, ancak aslında Şaman ve Orta Asya geleneklerine bağlı Türklerdir. Bunlar İslam mezhepleri içinde ayrıntılarda farklılaşan, ama son derece esnek ve hoşgörülü olan Şiilik mezhebinin ardına sığınmışlardır.
Sayfa 376Kitabı okudu
Reklam
Ben ilk adımda as­kerlerimi dindar ve mutaassıp zannetmiş, fakat cahil bulmuştum. Ama ne de olsa bunlar cahil fakat Müslümandır diyordum. Halbuki biraz sonra anlaşıldı ki, hepsinin nüfus kağıtlarına ve künyelerine geçirilen bu «İslam» kaydına bakmayarak, bu kalabalığın içinde bir sıra bir­ birini tutmaz dinler, yahut din tortuları, mezhepler, inançlar, tari­katlar canlı olarak yaşamaktadır. Bunların hepsinin ruhlarına kök­süz inançlar, vehim, şüphe ve geçmişin tortuları hakimdir. Hatta bir aralık inandım ki bölükte hiç olmazsa, aslını bilmeden de olsa kendini «İslam» sayanlar, çoğunlukta bile değildir. Aleviler, Yezidiler, Kızılbaşlar ve daha akla ve tasnife gelmeyen ve hepsi de geçmişin bilinmeyen köklerinden gelip, mensubunu karmakarışık bir insan çamuru içinde yaşatan bir sürü itikat döküntü­leri, bu insanları parça parça birbirlerinden ayırmaktadır. Bu görüş ve kanılara varınca, bölüğün daha ilk adımda dinini, milletini ve vatanını bilmemesi şeklinde meydana vurduğu sert gerçek güçlükle de olsa, birtakım tarihi ve etnik sebeplerle az çok izah edilebilir bir hal almaya başladı.
EGEMENLERİN ZULÜM, İFTİRA VE HAKARETLERİ...!
“Herkes duysun bilsin ki, varsın nefesim söylediklerim yüzünden kesilsin. Ben doğru bildiğimi söylemekten caymam!” ÂŞIK İSMAİL MAŞUKİ Osmanlı döneminde Alevilerle ilgili hüküm, fetva, ferman ve buyruklarda ‘Işık Taifesi, Kızılbaş ve Rafizi’ terimi kullanılmış! Peçevi tarihinde Işıkçılar kastedilerek “Işık Taifesi, mezmun (ayıp) bir taife olduğu
"Osmanlı Devleti ile Safevîler arasında kalan Kızılbaşlar, Osmanlı Devleti tarafından din ve devlet düşmanı olarak görülmüş, bu anlayışın sonucu olarak Kızılbaş ismi devlet tarafından asi dinsiz gibi küçültücü bir anlamda kullanılmıştır."
Sayfa 32 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Aleviler Ehli Beyt büyük muhabbetlerinden dolayı Kerbela'da önce sussuz bırakılıp sonra şehit edilen Imam Hüseyin-i Deşti Kerbela'nın aziz canı aşkına Afiyet Olsun ve Ziyade Olsun demezler. Hz. Muhammedle sürekli savaşmış Mekke Şerifi Ebu Sufyan torunu, Muaviye oğlu Yezit iktidara zorla gaspla gelince yaptığı baskılarla sonucu galk zulümden inliyordu. Hz. Muhammedin torunu İmam Hüseyin'in ve Peygamber ailesinden ve dostlarından oluşan 72 kişinin Kerbela'da Yezidin zulmüne dur demek için geldiler. Yezit ordusu çoktan Fırat suyunu kesmiş onları sussuz aç bırakmıştı. Kendisiyse mükellef sofralar kurdurduğu ve kızının adının AFİYET olduğundan yemek yiyenlerin yemek için şükranlarını sunmak için AFIYET'E OLSUN demeleri zamanla bunun afiyet olsuna dönmesidir. Yine görev verip Imam Huseyin'in Mübarek başını kesip mızrağa takıp kendisine getirmesini söylediği Komutanı Ibn-i Ziya'da mükellef bir sofra hazırlayıp onu beklediği ve Ibni Ziyad gelince sofrayı gösterip bu sofrada 'ZIYA'DA OLSUN' demiştir. Alevi Bektaşi Kızılbaşlar Ehli Beyite muhabbetlerindenden dolayı onların düşmanı Ebu Sufyana Muaviyeye ve Yezite lanet ederler.
Kızılbaşlar ya da Aleviler genel de Şii Türkler olarak değerlendirilir.
Sayfa 274 - Kabalcı YayıneviKitabı okudu
Resim