Satranç için, tıpkı aşkta olduğu gibi, bir partnerin varlığı şarttır ve ben o sırada gemide bizim dışımızda başkaca satrançseverlerin bulunup bulunmadıklarını bilmiyordum.
Hancının mimikleri eskisi kadar belirgin, sesi eskisi kadar gür değildi.
Hatta gözlerinin bile bir ay önceki kadar parlak olduğu söylenemezdi. Renkleri daha bir donuktu sanki. Olduklarından daha az deniz köpüğü, daha az çimen yeşiliydiler.
"Sen de beni bırakmayacaksın değil mi? Annem ile babamdan daha uzun süre yanımda olacaksın değil mi?"
Metias alnımdan öptü. "Sonsuza kadar çocuk, beni görmekten bıkana kadar."