Kendisi de tıp fakültesinden mezun olan Bulgakov, bu kitabında genç ve tecrübesiz bir doktorun şehirden uzak bir kasabada hastalıklarla- yer yer de hastalarla-mücadelesini anlatıyor. Mizahi yönü kuvvetli bir metin. Yer yer sizi çok geriyor, ama güldürmeden de bırakmıyor. Ağlanacak hallere gülme durumu bu tabii. (Bkz. Cehalet. Okurken 1918 Rus köylüsü, 2018 yurdum insanını çağrıştırabilir, şaşırmayın) Dili çok akıcı, anlatıcının zihnine girebiliyor olmak hikayeyle bütünleşmeyi sağlıyor. En önemlisi, dışarıdan mükemmel gördüğümüz doktorların da kendi içlerinde ecel terleri dökebildiğini, teşhis/tedavi sürecinin hiç de dışarıdan göründüğü gibi olmadığını gayet güzel gösteriyor. Çok uzun bir metin değil, oldukça akıcı bu yüzden bir oturuşta okunabilir.
Tavsiye edilir.