ufak tebessümler ile taş, duvar
ve sanki hiç doğmamış kadar
geçimsiz bir sonbahar kadını
biz kırk metrekareye dört kişi sığdık
zahmetine katlanılmış şu soğuk şu hain
şu hüsrana mahkûm yontmaları duvarlara dizdik çeşitli el işleri çekiyor canım işte
kocakarı çeyizlerinden
kımıldaması zor geliyor
hangi kolum ulaşmak istese yahut
hangi ruhun
Kenâr-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu,
Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer'den onu .
↓
Dicle'nin kenarında bir kurt kapsa bir koyunu,
İlahi adalet gelir de, Ömer'den sorar onu.
Gulyabaninin dişil olma ve hem çocukların koruyucusu hem de tehlikeli bir varlık olması özellikle onun iki yönünü ortaya koymaktadır. “Anne arketipi”nde görülebilen kadının birbiriyle bütünleşen iki yönü vardır:
Bakıp büyüten, koruyan, şevkat gösteren, ilham veren Umay, Ak Ene, Ak kızlar, yer-sub , Od Ene ve Ana Maygıl ile korkutan, yutan, yakan bir öldüren Al karısı , Yalmavuz, kara kızlar, kocakarı ve cadı; anne arketipinin iki parçasını oluşturur ve hayatla ölüm, geceyle gündüz aydınlıkla karanlık, iyilikle kötülük ve varlıkla yokluk gibi bir ve bütündür (Fedakâr,, 2014: 18).
Evet, adâleti <mutlak> hayâl edersen eğer,
Ömer değil ya ne olsan bırak ki hepsi heder!
Beşer adâleti <mutlak> tahayyül eylerse,
Görür ümîdini mahkûm her zaman ye'se.
-KOCAKARI ILE ÖMER-
Yok ya Abbas'ı bilmeyen, kimdi?..
O sahabiyi dinleyin, şimdi:
"Bir karanlık geceydi pek de ayaz..
İbni Hattâb'ı görmek üzre biraz,
Çıktım evden ki yollar ıpıssız.